adigehaber
  Adıg’e dili için bir dernek
 
Adıg’e dili için bir dernek kurmamız şart oldu.

21 Eylül 2011
Adıg’e dili, diğer dillerin çoğunda olduğu gibi farklı şiveleri içinde barındırır. Dil çalışmalarında bazı faktörlere dikkat edilmez ise birlik yerine boylar arasında ayırımcılığa neden olur.
Dil çalışmalarında bütün Adıg’e şivelerini içeren kapsayıcı olmalıdır. Abźex, Ç’emguy, Kaberdey, Şapsığ ve diğerlerinin lehçelerin hepsini kapsayan bir çalışma olmayıp tek bir lehçe ile yapılırsa, diğerleri kendi lehçesini, bulamayacağı için gereken ilgiyi görmez.
Bu farklı şivelerden sadece biri olan Ç’emguy lehçesi Adıg’ey de resmi ve edebi dil olarak kabul edilmiş, diğer lehçelere hiçbir saygı gösterilmeden dışlanmış, konuşma dili olarak kalmıştır. Anavatanda kalan Adıg’elerin çoğunluğunun Ç’emguy olması buna neden olmuştur. Ana yurdun dışında diasporada yaşayan çoğunluğun şivesinin dikkate alınmaması bu günkü Adıg’ey dilinin resmi dil olarak kabul görmesine en büyük engeldir. Kısacası diğer Adıg’e şivelerini içinde barındırmayan Adıg’e dilini resmi ve edebiyat dili olarak kabul edilemez. Sadece ç’emguy lehçesi olarak itibar görür. Resmi dil olarak benimsenene bu şivede, yüklenen anlamla çelişen çok hantal kelimeler olmasına rağmen, o çok bilmişler, her nedense bunları görmezlikten gelirler. Bütün Adıg’e şivelerin kendine has bir estetik yapısı ve o şiveyi kullanmaktan hoşnut olan çoğunluğa rağmen tek bir leçenin resmi dil olarak seçilmesi, ayırımcılığa ve diğer şivelerin asimilasyona uğramasına neden olacaktır. Benim şahsi görüşüm, bir resmi Adıg’e diline ihtiyacın olmadığı yönündedir. Olmalıysa bütün Adıg’e şivelerini içeren bir resmi dilin oluşturulması gerekir.
Aynı zihniyetli uygulamayı Türkiye de yaşayan Adıg’e dili standardı olarak kabul ettirmeye çalışıyor. Ama diğer şivelere mensup çoğunluk tarafından ilgi görmüyor, herkes kendi şivesi ile konuşup yazmayı tercih ediyor. Önümüzdeki dönemde Türkiye de ana dil öğretim hakkı verilirse bu eğitim dili sadece Ç’emguy veya Kaberdey şivesine endeksli olmamalı diğer şiveleri de içinde barındıran kitaplar olmalı. çocuklarımızın önüne tek iki şive ile tanzim edilmiş eğitim kitaplarını, koyarlarsa, kapsam dışı bırakılan diğer Adıg’e boyları Adıg’ey de olduğu gibi, Türkiye de yaşayan farlı Adıg’e boyları buna sesiz kalmayacaklardır. Dolayısıyla kendi aramızda soğuk rüzgarlar esmeye başlayacaktır. Bu gün TRT kurumunda yapılan kısa süreli Adıg’ece yayında kendi şivelerinden yayın bulamayan Abz’exler, tepkisini o yayını izlememekle ortaya koyuyor. Niye izlemiyorsunuz diye sorduğumuzda onların konuşmasını anlamıyorum ki niye izleyeyim diyorlar. Dolayısı ile yayını Adıg’elerin tümüne yönelik kapsayıcı olmaktan uzak.
Çok farklı boyutlardan bakarak, dilin yapısı iyi analiz edilmeli, dilin içindeki sesler iyice analiz edilmeden Adıg’ece de (ö,u,ü) sesleri yok diyerek, analize dayanmayan mesnetsiz, iddialarla bu tezi savunanlara itibar edilmemelidir.
 Kiril Adıg’e alfabesindeki sesli harf yetersizliğinden dolayı ihtiyaç duyulan sesler için kullanılan sesli harfler kafa karışıklığına neden olduğundan o alfabeyi kullananlar Adıg’e Latin alfabesininde Kırıl Adıg’e alfabe sistemine uydurma çabasına girmişlerdir. Bunun analizini yapmak için uzman veya profösör olmaya gerek yok. Bu gün ki teknoloji ile bunun ispatı çok basit, biraz bilgisayar programlarını kullanıma bilgi ve becerisi olan herkes, olmadığı savunulan bu sesleri bir ses kayıt ve editör programına kaydederek spektrumda görüntülü ses dalga boyutunu grafikten, bir biri ile mukayese ederlerse yok denen o seslerin dilimizde olduğunu açıkça görebilirler.
Adıg’e Kiril alfabesi bazıları için dokunulmazlığı olan, eleştirilmesine, irdelenmesine, hata ve eksiklerini ortaya konulmasına kesinlikle müsade etmeyen, bu alfabeyi Adıg’elerle özdeşleştirip kutsal alfabe olarak görüp niteleyenler var. Buna rağmen, kimin zoruna giderse gitsin gerçekleri gündeme getirmeliyiz. Bu alfabe ile Adıg’leri özdeşleştirmek, hatadır zira ana yurdumuz işgal edilmeden önce Adıg’elerin kültüründe Kiril alfabesi yoktu.
1938 yılı şartlarının zorlukları içinde işgalci Rusya’nın dayatması ile Adıg’e kültürüne giren bu Kiril alfabe, hatalar ve tezatlarla dolu, kesin sayısı 64 ila 68 arasında çelişkili ifade edilen, hantal, bilgisayar yazılım teknolojisine uymayan bir alfabedir. Bu alfabe bir Adıg’e kendi dil ile Annem bile yazamaz Sân yerine hiçte kullanmadığımız, Siyan diye yazarlar.
Ruslar tarafından sürgün edilen Adıg’elerin en yoğun yaşadığı, Türkiyenin anayasası azınlık kapsamı dışında kalan farklı etniklerin dillerini yasakladığı için, çocuklarımıza ana dilimizi öğretemedik kendi alfabemizi yapamadık, yüz kırk yedi yıl içinde hızla asimile edilerek, hiçte hak etmediğimiz, Türkiye tarafından toplumumuza bir insanlık suçu uygulandı . Bu gün otuz yaşın altındaki soydaşlarımız ana dilini bilmiyor. K’ube Şaban dan kalan fonem olmayan, eksik ve yetersiz alfabe dışında, dilimize özgü gereksinimi karşılayan bir Latin alfabemiz olmadı. Kültür derneklerimizin bu konuda faaliyetlerini yetersiz ve tutarsız gören, bu yok oluşa kayıtsız kalmak istemeyen bazı kültür severlerimiz ferdi çalışmalarla bir Latin Adıg’e alfabesi oluşturma çabasına girdiler, farklı eserler üreterek yayınladılar. Birden fazla olan bu çalışmalardan yayınlananların tümünü inceleme fırsatım oldu. Bunların içinden, Ali İhsan Tarı beyin tasarladığı Fonetik Adıg’e latin alfabesini diğerlerine göre daha kullanışlı ve bilimsel buldum. Bu çalışmanın da ufak tefek bazı eksikleri vardı bunlar düzeltilebilir eksiklerdi ve iş birliği ile beş yıllık titiz bir çalışma ile eksikleri ve hataları giderildi. Bu alfabeden internet ortamında iki dönem online ders verilerek öğrenebilme, verimlilik testi yapıldı.    Günde birer saat, on dört günde on dört saat ders izleyenler bu alfabe ile Adıg’abze yi bilmese de düzgün bir okuma yazma performansını yakaladıklarını görünce, kültür derneklerimizin yöneticilerine alfabenin tanıtımını bizzat Ali İhsan Tarı bey sundu, ancak ne kadar vahim ki derneklerimizin yöneticileri, bu kadar önemli çalışmaya ilgisiz kaldılar.
Bizim Adıg’e toplumunda, bazı elitler kendilerini önder, lider olarak görmüşler, toplumsal uzlaşı ve katılım aranmadan ben bilirim, ben ne dersem o olur, benim düşüncem, benim yaptığım en iyisi zihniyeti ile çok büyük hatalar yaptılar. Bu zihniyeti bu gün bile sürdürmek isteyen kimseleri bazen bir dernek başkanı bazen, çok bilmiş bir kültür elçisi olarak sık sık sahnede görebiliriz. Her şey onlardan sorulmalı, her şey onlara danışılmalı, onların onaylamadığı bir çalışmanın geçerliliği olmamalı, işte bu zihniyete bu gün hiç bir pirim vermemeliyiz.
Toplumumuzun kültürel değerlerini, ben ve benlikten ve de içimizdeki hasta ruhlu, bencil insanların elinden kurtararak, “biz” ruhu ile çağımızın en üst seviyesine taşımalıyız.
Bu gerici zihniyet ile idare edilen dernekleri ıslah etmeye uğraşarak kaybedilecek zamana yazık olacağı için acele tarafından Ankara merkezli Adıg’e dil derneğini kurmalı, bütün dil çalışmalarımızı bu dernek vasıtası ile hep birlikte yürütmeliyiz.
Hatko Nuri Ersoy.
 
  Bugün 2 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol