adigehaber
  “Suriye’ye Barışın Geri Geleceğini Umuyoruz”
 

“Suriye’ye Barışın Geri Geleceğini Umuyoruz”


Adıgey, Kabardey-Balkar ve Karaçay-Çerkes yöreleri ulusal yazarı Meşbeşa İshak toplumsal yaşama ve insanî ilişkilere değer veren biri. Şu an, Rusya Toplum Odası üyesi. Gün görmüş büyük bir yazar. Ülkesi Rusya’yı ve sevdalısı olduğu Adıge Cumhuriyeti’ni eşdeğer gören güçlü biri, yeryüzünden (ćıŝhaşo/чIышъхьашъо) barışın silinmemesi için uğraş veren yılmaz bir elçi, ulusların esenlik ve dayanışma içinde yaşamalarını savunan biri.
2 – 4 kasım günleri, RF Kamu Odasının uluslar ve dinler arası ilişkileri geliştirmek ve uyumlu hale getirmek için toplanan Komisyonunun genişletilmiş bir çalışması vardı. Toplantıya önem katan bir etken de Suriye Baş Müftüsü Ahmed Bedreddin Hassun’un toplantıya katılmış olmasıydı. Toplantıda Suriye’deki savaş ateşinin, ileri boyutlara ulaşmış olan iç savaşın sona erdirilmesi konusu ele alındı. Çalışma süreci ve Suriye’de sivil yaşamın yeniden canlandırılması çalışmalarının durumunu öğrenmek için toplantıda bulunmuş olan Meşbaşe İshak ile bir görüşme yaptık.
- İshak, Suriye Baş Müftüsü ne gibi bir gündemle Rusya’ya gelmiş?
- Bu yakınlarda “İslam ve Dinî düşüncenin yaşadığı dünya bunalımı” konulu bir konferans Moskova’da toplandı. Konferansa İran, Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan, Dağıstan, Kırım ve Moskova’dan biliminsanları katıldılar ve görüşlerini açıkladılar. Ayrıca Rus Ortodoks Kilisesi temsilcileri, Suriye Arap Cumhuriyeti elçilik çalışanları ile Suriye Baş Müftüsü Ahmed Bedreddin Hassun da toplantıya geldi. RF Kamu Odasından Maksim Grigoriyev, Albir Krganov, Vsevolod Çaplin, Aleksandr Pelin, Andrey Baljirov, Valery Korovin ve ben toplantıda bulunduk, Suriye’deki silahlı çatışmaları görmezlikten gelemezdik. Rusya’nın devlet kararıyla Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad yanlısı silahlı güçleri destekleme ve büyük bir terörist grup olan IŞİD ile mücadele etme kararı, RF Kamu Odası tarafından da yerinde bulundu. Bugün için en önemli konu, IŞİD’in ne olduğunu, İslam ve Hıristiyanlık açısından öğrenme ve açıklama sorunu olmuştur.
Toplantıda ilk olarak gençleri eğitme sorununu derinlemesine ele aldık; İslamı kalkan olarak kullanan kişileri etkisiz kılma, bunun için yapılması gerekenler, bunun Rusya ve Suriye halklarına anlaşılır bir biçimde açıklanması konuları üzerinde duruldu.
- 150 yıl önce, Rusya İmparatorluğu topraklarını terk etmek zorunda bırakılan Çerkeslerin (Adıgelerin) torunlarının Suriye’de yaşadıklarını biliyoruz. Bu insanlar şu an nasıl bir yaşam sürdürüyorlar? Bu gibi konularda Müftüye sorular yöneltebildiniz mi?
- Kukusuz, - dedi Meşbaşe İshak. – Toplantıda ayağa kalktım ve Müfüye sordum. Adıge, Çerkes ve yazar olduğumu, ayrıca Adıge Cumhuriyeti’ni temsilen RF Kamu Odası üyesi olduğumu söyledim, kendisinin yüzünden sevinç parıldadı, Suriye’de Çerkeslerin bilinen insanlar olduğunu yansıtır biçimde. Koşmasında Beşar Esad’ın sözlerini, “Suriye’nin Arapların, Kürtlerin ve Çerkesleri ülkesi olduğunu” yineledi.
Suriye Baş Müftüsü Ahmed Hassun Çerkeslerin yiğit (łıĥuĵ) bir ulusun soyundan geldiklerini, yazılı olmayan gelenek ve kültürlerini korumayı başardıklarını söyledi. Çerkeslşerin yiğit, güçlü (ĺeş) , zeki, akıllı (uş) ve güzel yapılı insanlar olduklarını , yüksek ahlaki değerler taşıdıklarını belirtti. Büyük bir felâket sonucu Çerkesler Orta Doğu’ya yerleşmek zorunda kaldılar, ancak arasına katıldığı Arap toplumunun yaşam biçimine kısa sürede uyum sağlamayı ve seçkin bir yer edinmeyi başardıklarını sözlerine ekledi. Yabancı olmak zor şey, birçok zorlu engeli aştılar, ilkin, yeni yerleştikleri yerin dilini, gelenek ve göreneklerini bilmiyorlardı, yine de topluma ayak uydurmayı başardılar. Adıgelerin disiplinli bir halk olduklarını, içlerinden büyük devlet adamları ve ordu komutanları çıktığını vurguladı. Çerkeslerden Suriye hükümetinde gençlik işlerinden sorumlu bir bakanın bulunduğunu da anımsattı. Suriye’de doğan ve Adıge kanı taşıyan kişilerin asla utandırıcı, küçük düşürücü bir iş yapmayacaklarını, bütün yönleriyle yaşadıkları ülkeye değer verdiklerini ve ciddî bir bağlılık içinde olduklarını söyledi. Suriye’de yaşayan değişik insan toplulukları içinde Çerkeslerin de elde silah IŞİD belâsıyla çarpışmakta olduklarını, sonunda ülkeye barışın geleceği umudunu taşıdığını belirtti.
Bu arada Ahmed Hassun IŞİD’e karşı mücadelesinde Suriye’ye olan yardımları nedeniyle Rusya’ya teşekkürlerini sundu. Tanrının devlet kurmadığını, ama insanı yarattığını konuşmasında açıkladı. “Bu nedenle, İslam Devleti diye birşeyin yaşayamayacağı da bellidir”, - dedi. Hepimiz dayanışma içinde olmalı ve çok dikkatli hareket etmeliyiz, dinin ne anlama geldiğini derinlemesine öğrenmeliyiz, din “öldür” demiyor, temiz insanî duyguları, insan toplulukları arasında adaleti savunuyor, toplumlar arası “köprüler” kurulmasını istiyor, diyerek sözlerini tamamladı.
Bu anlattıklarına ilişkin olarak Meşbaşe İshak’a yeni sorular yöneltme gereği duyduk.
- İshak, Suriye’de bulundun mu?
- Evet, bulundum, 1969 yılından beri birçok kez Şam, Latanya, Palmira, Halep ve Humus’a gittim, - dedi.
-Güneş ülkesi Suriye’de deniz, altın kumlar ve vahalar birbirini izliyor. Golan Tepelerini ilk görüşümde Adıgelerin burayı niçin yerleşim yeri olarak seçmiş olduklarını anladım, burası gerçekten Kafkas Dağlarını andıran bir görünüm taşıyor. Bu yerde toplu halde çok sayıda Adıge (Çerkes) köyü bulunuyordu. 1967 yılında İsrail Golan’ı ele geçirdi, burasının kendi toprağı olduğunu iddia etti. Bu nedenle Suriye-İsrail Savaşı başladı, Çerkesler de yöreyi terk etmek zorunda kaldılar. Terk edilmiş köyleri gördüm. Şimdiye değin iki ülke Golan Tepeleri nedeniyle savaş durumunu sürdürüyor.
İsrail’de bulunan Adıge köylerinde, Reyhaniye ve Kfar-Kama’da bulunduğumu da belirtmeliyim. Bu iki köyün yaşam tarzı, Adıgelerin geleneksel yaşam tarzlarını ortaya koyuyor. Cadde ve sokaklarında gezerken kendini Adıgey’in Afıpsıpe ya da Hakurınehable köyünde imişsin gibi görüyorsun. Küçük çocuklar Adıgece konuşuyorlar, camilerinde ezan okunuyor. Okullarında Adıgece dersler okutuluyor, kütüphanelerinde kitaplarımız, gazetelerimiz bulunuyor, resmî dairelerin ve caddelerin adları Adıgece. Bu bakımdan dış ülkelerde yaşayan soydaşlarımıza örnek oluşturuyorlar, kültürlerini ve geleneklerini iyi korumuş bulunuyorlar. Ancak şu an Suriye’de yaşanan acı dolu olaylar insanın yüreğini burkuyor. Savaş büyük bir yıkım ve üzüntü kaynağı, bunu biz çok iyi biliriz. Cenneti andıran birçok yer viraneye dönmüş durumda. Ancak, en sonunda aklın üstün geleceğini, Suriye göğünün yeniden aydınlanacağını ve barışın geri geleceğini umuyoruz. Sabır ve birbirini anlama nedir bilmeyen bir baskı altında Suriye. Sabır ve birbirini anlama anlayışı gerçekleştiğinde barış da korunur. İslam dinini perde yapan IŞİD teröristleri çirkin işler çeviriyorlar, insan canına kıyabiliyorlar. Rus yolcuların bulunduğu bir uçağı Sina Yarımadasında düşürdüler, Paris’te katliam yaptılar. Ancak bu suç örgütü mensuplarının işledikleri cinayetler ve kötülükler yanlarına kâr kalmayacaktır. Zorluklar her zaman için insanları birbirine yaklaştırır, daha dikkatli yapar. İslam dini kan akıtmayı öğütlemiyor, çaresiz insanları öldürmeyi de; teröristin ulusu, yüzü, dini olmaz, bütün dünyayı ele geçirmek için harekete geçmiş bulunuyorlar, ama başaramayacaklar. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin birlik için uluslara çağrıda bulundu.
- Yine bir soru: Suriyeli sığınmacılara ilişkin Rusya’nın tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Zor durumlara düşmüş insanlara yardımcı olmak bir gelenektir, bizim yardımcı olma olanağımız var ve bunun bilincindeyiz. Rusya tamamı ve Adıgey her zaman için ortak evimizdir, Adıgeler, Ruslar, Tatarlar, Ermeniler, Rumlar ve diğer halklar için de bu böyle. Savaş nedeniyle Suriye’yi terk etmek zorunda kalan insanlara yardımcı oluyoruz. Maykop, yeni dönüş yapmış Adıgelerin barındığı Mefehable, Penehes ve diğer köylerde yaşayan Adıgeler Adıgey’i kendi ülkeleri ve kendi toprağı olarak görüyorlar.
Ama birçoklarının sandığı gibi dış ülkelerde yaşayan Çerkeslerin tamamının geri döneceklerini sanmıyorum. Bütün dünyayı ele alacak olursak 5 milyon kadar Adıge Türkiye, Ürdün, Mısır, Suriye, Irak, Libya, Almanya, Hollanda ve Amerika gibi ülkelerde yaşıyor. Ama bir düşündüğümüzde, bütün kazancını ve her şeyini geride bırakıp eski toprağına dönüş kararı vermek kolay şey değil. İsteyenlere ve ihtiyaç duyanlara yardıma hazırız. Dönmek istemeyenlerin de konuklarımız olarak bizi ziyarete gelmelerini bekliyoruz. Bizler federal bir ülkede yaşıyoruz, herkes kendi aklına ve olanaklarına göre, özgürce ve kendi iradesine dayalı olarak, kendi yaşam tarzını belirleyebiliyor.
- İshak, bizi olup biten büyük olaylar konusunda bilgilendirdiğin için teşekkür ederim.
- Ben de teşekkür ederim.
Adıge mak, 1 Aralık 2015
Çeviri: Hapi Cevdet Yıldız
 
  Bugün 8 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol