adigehaber
  THAKUŞINE Aslan: “Hangi İşe El Attıysam, Başaracağımdan Asla Kuşku Duymadım”
 

 

 

THAKUŞINE Aslan: “Hangi İşe El Attıysam, Başaracağımdan Asla Kuşku Duymadım”

 

 

 

               Thakuşıne Aslan

 

Bugün, 12 temmuz, Adıge Cumhuriyeti Başkanı Thakuşın Aslan 65 yaşında. Bu vesileyle, biz de Thakışıne Aslan ile, geçmiş yaşam süreci, dünya görüşü, düşünceleri ve toplumsal değer anlayışı üzerine bir görüşme yapmayı uygun bulduk.

 

 

 

-Kıte oğlu Aslan, ilk göreve başladığın günden bu yana, toplumun refahı için çalışmayı ilke edinmiş bulunuyorsunuz. Bu son dönemde Adıgey’in sosyo- ekonomik durumunun gelişmiş, devlet bütçesinin üç kat artmış olması, bu yaklaşım biçiminizin bir sonucu olabilir mi? Şu an cumhuriyetimiz insanlarına vermekte olduğunuz hizmetleri yeterli buluyor musunuz?

 

- Her istediğimizi gerçekleştirdiğimizi, eksikliklerin bulunmadığını söylemek istemiyorum, doğru olmaz böyle söylersem. Ancak bazı şeyleri de gerçekleştirmiş durumdayız, başardığımız iyi işler de var, bu da doğru. Cumhuriyetin başarılar kaydetmiş olduğunu siz de örnekleriyle görüyorsunuz. Cumhuriyet bütçesi üç kat artmışsa, sırf bana bağlı bir şey değil bu başarı. Başarı, daha çok, Adıgey’deki çalışma ekiplerine ve hemşehrilerimizin çabalarına bağlı.

 

Yatırımların Adıgey’e gelmesi için  ilk günümden bu yana büyük bir çalışma yürüttüm, hiçbir savsaklamada bulunmadım. Çok sayıda şirketi, tesisi ayağa kaldırdık, yenilerine destek verdik. Bu sayede iş yeri sayısı ve vergi geliri de artmış oldu. Ancak başarılmış şeyleri tekrarlayıp durmak bana göre bir tarz değil, doğru  bulmam böyle şeyleri, önde duran sorunlar üzerinde durmayı yeğlerim. Yol, konut yapımı ve diğer hizmetlerdeki başarıları bir tek şeye bağlıyoruz: Yurttaşlarımızın yaşamını daha iyi yapma amacına dayandırıyoruz. İşte bunu asıl görevim olarak görüyorum.

  

Thakuşıne Aslan 12 Temmuz 1947’de Adıgey’in Krasnogvardeyski ilçesi Vılape köyünde doğdu. Vılape köy okulunu bitirip Adıge Devlet Öğretmen Okulu’na kaydoldu ve 1970 yılında Filoloji, 1977 yılında da Beden Eğitimi fakültelerinden mezun oldu.

 

1971- 1983 yılları arasında beden eğitimi ve spor kurumlarında çalıştı. Adıgey’deki değişik meslek okulları ile ortaokul ve  liselerde müdürlük yaptı.

 

1993 yılında Maykop Teknoloji Enstitüsü’nün kurucu müdürü oldu. Thakuşıne Aslan sosyoloji doktoru  ve çok sayıda bilimsel çalışmanın da sahibi.

 

Thakuşıne Aslan Maykop kent (belediye) meclisine, ardından birkaç kez Adıge Devlet Meclisi- Khase’ye seçilmiş, meclis komisyonlarında görev almış biri.

 

13 Aralık 2006’da Rusya Federasyonu Devlet Başkanı’nın önerisi üzerine, Adıge Parlamentosu tarafından Adıge Cumhuriyeti Devlet Başkanlığı görevine getirildi. Geçen yıl da ikinci kez Başkanlığı, aynı prosedüre göre  onaylandı. Şimdi  Lışha (*)  olarak görev yapıyor.

 

Thakuşın Aslan’a birçok devlet başarı belgesi verilmiş bulunuyor. Bunlar arasında dördüncü derece “Devlet Hizmet Nişanı”, “Adıgey’in Üstün Hizmet Madalyası” ve daha başkaları sayılabilir.

 

Thakuşıne Aslan evli olup eşi Lyudmila ile birlikte büyüttükleri bir oğulları var.

 

 

 

- Kişi yaşam yolunda çok şeyle karşılaşabiliyor. Sana ihanet eden, düşmanlık güden  arkadaşların oldu mu hiç?

 

- Karşında seni çok beğendiğini söyleyen, ama sırtını döndüğünde her kötülüğü yapmak isteyen kişi için arkadaştır denebilir mi? Yakın arkadaşın sana zarar vermeyeceğini, ona güvenmek gerektiğini söyleyenler, bana göre yanılıyorlar, çünkü öyleleri  çoktur. Öyleleri gerçekleri, gerçek durumun ne olduğunu yeterince kavrayamıyorlar. Öylelerini zavallı, yetersiz  ve güçsüz kişiler olarak görüyorum. Öyleleri, gerçeği söylemem gerekirse, öylelerini hiç beğenmiyorum. Ben, içimdekini, iyi de olsa kötü de olsa doğruca dostuma söylerim, asla arkasından konuşmam. Bu, arkadaşın sana karşı yürüttüğü bir düşmanca davranış biçimidir, ancak bunun gerisinden daha beteri bir durum gelebilir. Kişi yanında çalışıyor, arkadaşın sanıyor, ona inanıyorsun, sana çelme takıyor, seni aldatmaya başlıyor ve gizlice senin için tuzak kuruyor, sana nasıl zarar verebileceğinin yollarını araştırmaya başlıyor. Ben öylelerinin karşısına çıkıyorum, ama bana yaptıkları gibi onlara yapmıyorum, bana yaptıkları kötülüğe karşılık vermeyi asla düşünmüyorum. Onları Tanrı’ya havale ediyorum.

 

- Peki, gerçek, güvenilir hiçbir arkadaşın yok mu? Sana zarar vermeyen, seninle birlikte hareket eden ve yardımları gerektiğinde senin yanında olan, acıyı sevinci seninle paylaşan dostların yok mu hiç?

 

- Var böyle arkadaşlarım da. Dediğin gibi, karşılaştığımız zorlukları birlikte aşıyor, sevinci ve başarıyı birlikte tadıyoruz. Onlara sonsuz saygım var.

 

- Çok kişi yardım istemek için yanına geliyor, sadece bunlar değil, seninle düşüncelerini paylaşmak isteyenler de geliyorlar, başarılı olduğunda seni kutladıkları  oluyor. Böyleleriyle ne tür bir  ilişkin oluyor?

 

- Toplumsal mevkiine bakmadan, samimi olarak biri yanıma gelirse ve onun bana karşı içtenlikli biri olduğunu anlarsam, o kişiden daha değerli biri olabilir mi, ondan daha mutluluk verici bir şey düşünülebilir mi?! Bir başarı durumun varsa, yakının biri bu sevincini paylaşacak olursa, bu sana moral verir, gücünü  artırmış olur. Ama seviniyormuş gibi yapanlar da yok değil. Kendi yaşam yolumu esas alıp konuşmam gerekirse, yere ayak bastığım günden beri insanlara hizmet ederek bugünlere geldim. Elimden gelen her iyi şeyi yapmaya çalıştım, insanların kandırılamayacağını da bilirim. İnsanlar her şeyi görür ve her şeyin farkına varır. Biri bana inanıp yanıma gelmişse, yardımımı bekliyorsa, ne diye onun güvenini boşa çıkaracak mışım? Yetkili olduğum günden beri, kendimi sıradan insanların üzerinde görmedim ve kendimi onların  üstünde görmüyorum. Herkesin yaşam düzeyini yükseltmenin uğraşıları içinde oldum hep.

 

- Doğru, Lışhasın, ama sıradan biri gibi toplumun içinde dolaşıp duruyorsun, acıyı ve sevinci kişilerle paylaşıyorsun, herkesçe bilinen bir şey bu. Ancak aralarında bulunduğun kişiler, sende gördükleri iyi ya da kötü özellikleri açıkça sana söyleyebiliyorlar mı?

 

- Ben herkesi dinliyorum. “Ağabey” ya da “kardeş” diyerek biri bana seslenip konuştuğumuzda, “bu iş iyi olmadı, biraz üzerinde durursan daha iyi olur” derse sevinirim ve gerçeği ortaya çıkarmaya çalışırım, söylenen doğruysa, ona göre gerekeni yaparım. Benim iyi ya da kötü olarak gördükleri yanlarımı açıkça söyleyenler de oluyor, ama çoğunluk konuşmuyor, ketum davranıyor. Adıgey’in bir yöresine gideceğimi önceden açıklayacak olursam, hemen otları kesip ortalığı temizliyorlar, beni övecek kişileri de hazırlayıp karşıma diziyorlar. Köye ulaştığımızda büyük bir dans şöleniyle (джэгушхо) karşılanıyoruz, sofralar kuruluyor. İlçe ve belde yöneticilerine böyle törenler düzenlememelerini birçok kez söyledim. Benim bir yere gitmem, o yerdeki insanlarla bir araya gelmek, dert ve sorunlarını dinlemek içindir, yoksa beni övmeleri ya da ağırlamaları için değil. Hepimiz eşitiz, hepimiz devlet için çalışıyoruz, cumhuriyetimizin yaşam düzeyini yükseltmek için uğraşıyoruz. Bunu yerel yöneticilerimizin anlamalarını istiyorum. Haber vermeden köylere gittiğimizde otların biçilmediğini, ortalığın temizlenmediğini, karşılayıcıların da gelmediklerini görüyoruz. O durumda daha gerçekçi bir ortam oluşmuş oluyor, söylediğimi ve söylenenleri daha yerinde buluyorum. Böylesine bir buluşmada köylülerin sorunlarını daha iyi kavrıyor ve doğru kararlar alabiliyorum.

 

- Vılape köy okulunda, ardından Maykop Öğretmen Enstitüsü’nde birlikte okuduğun arkadaşın Wej Askerbıy’in bir yazısında Adıgey’in Lışhası olacağını öncesinden söylediğin yazılı. Askerbıy bu söylediklerinin gerçekleşeceğine inanmamıştı o zaman, ama uzak görüşlü olmana şaşırdığını yazmış bulunuyor. Büyük sorumluluklar yüklenen kişilerden biri olduğunuz için böyle konuşuyorum. Öyle biri misiniz? Sorayım, başarmayı hedeflediğiniz şeylerin hepsini gerçekleştirebildiniz mi?

 

- Hangi işe girişirsem girişeyim, başaramayacağımı asla düşünmedim. Tanrı yardımcımdır, ben de tüm gücümü harekete geçirerek, nerede olursam olayım, her bir işimde böyle çalıştım. Doğru, Askerbıy’e öyle demiştim, o sıralar lışha olacağıma inanıyordum. O sıralar henüz ülke düzeni konusunda yeterli bilinçte biri değildim, ama insanların zorluk içinde olduklarını, eşit olmadıklarını ve yasaların yeterince işletilmediğini biliyordum. İnsanlara yararlı olmak istiyordum. Bilgimi ve fiziksel gücümü bir araya getirecek olursam, daha güçlü olanağa kavuştuğumda, hizmet arzumu gerçekleştirebileceğimi içimden biliyordum. Bugün de o düşünceyle görevimi sürdürüyorum. Ben herkesin temiz, içtenlikli ve  iyi olan isteklerini, elinden geldiğince çalıştığında gerçekleştirebileceği   inancındayım. Ama daha işe başlamadan yılarsan ve işi boşlarsan hiçbir yere varamazsın.

 

Sporla ilgilendiğim yıllarda yarışmaları hep kazanırdık. Şampiyona hazırlıklarında antrenör Huaj Mecid’e gerekli olan yardımcıları buluyorduk. Vladimir Ovçinnikov’a boksörleri eğitmesi için gereksindiği spor salonunu sağladık, Vladimir, günümüze değin küçük çocukları orada çalıştırıyor. O sıralar çok kişiyi tanıyordum, ama biz arkadaşlar olarak, çalışmalara daha fazla vakit ayırıyorduk, ancak bir arkadaşımızı yitirmiş bulunuyoruz. Tanrı mekânını Cennet kılsın, bu kişi Henuhu Adam’dır. Bu arkadaşa ilişkin bir anımı anlatmadan geçemeyeceğim. Sendika Merkezi’inden çıkmış beklerken, Adam, telâşlı  bir biçimde karşıma çıktı. O sıralar Adam Müzik Okulu yöneticisiydi. “Adam, yarın Karadeniz kıyısına gidelim, biraz yüzer, dinleniriz!” dedim. Adam köpürerek, “Sen ne diyorsun? Benim ne durumda olduğumu biliyor musun sen?” diyerek hızla uzaklaşıp gitti. “Yahu, bu adamın iki ayağını bir papuca sokacak ne geldi ki başına?” diye söylenmiştim oracıkta. Daha sonra, okul müdürü olduğumda, Adam’ın “başına geleni” daha iyi anlamıştım. Çözümü gerekli binbir sorun belirmişti karşımızda, şimdi de o tür bir zaman yetersizliği içindeyim.

 

Büyük sorunlar yükleniyor muydum, bilemiyorum, bulunduğum görevlerin hepsinde sorunları çözmesini bildim. Başlanmamış bir işin peşine düştüm, örneğin kısa bir süre içinde enstitüyü (şimdi üniversite- hcy) açtık. Devlet Meclisi- Khase milletvekili iken, komisyonlarda çalışırken İdarenin (Hükümetin) çalışma biçimini öğrendim, iyi yasalara gereksinimimiz olduğunu kavradım, cumhuriyet bütçesi ile Merkez’den gönderilen parayı bir araya getirdiğimizde, insanlara daha iyi  hizmet götürülebileceğini, kişilerin kendi başlarına düzgün çalışan, kazancı kendine yeten kişiler haline getirilebileceklerini anladım. Bu amaç için çalışıyoruz zaten.

 

- İş, mesai dışında vaktinizi nasıl değerlendiriyorsunuz, en çok hangi işlere ilgi duyuyorsunuz?

 

- İşimiz ağır, çok yoruluyoruz. Yorgun eve döndüğümde rehavet bastırıyor. Televizyona bakayım dersen, bir kanalda uyuşturucu bağımlıları, başka bir kanalda kavga- gürültü var, sıkıntı dışında sunulan bir şey yok. Bu nedenle kitap okumayı yeğliyorum. Kitap iyi çıkarsa, zevkle okuyorum. İşte Hut’ıj Aslanbıy’ın İslam Dini üzerine yayınladığı yeni kitabını ilgiyle okuyorum, oldukça güzel bir dille yazılmış. Yürüyüş yapmayı severim, akşamları bahçemden çıkıp yürüyüş yapıyorum.

 

- Kıte oğlu Aslan, doğum gününü nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsun?

 

- Elli yaşıma ve altmış yaşıma bastığımda  doğum günümü kutlamış değilim. Çünkü yakınlarımın vefatlarına denk gelmişti. Şimdi, Tanrı izin verir de bir aksilik, üzücü bir durum olmazsa, dostları çağırıp ağırlayacağım. Böyle bir vesileyle olmazsa, sevdiğin insanları nasıl bir araya getirebilir ve onlarla birlikte bulunabilirim ki? Bu nedenle dostlara teşekkür etmek, onlara değer verdiğimi söylemek istiyorum.

 

- Kıte oğlu Aslan, bize vakit ayırdığın ve bizimle görüşmeyi kabul ettiğin için, ben de teşekkür ederim. Tanrı sana uzun bir ömür bağışlasın, sağlık içinde tüm hedeflerine başarıyla ulaşmanı dilerim.

 

- Teşekkür ederim.

 

Derbe Timur, Adıge maq gazetesi Genel Yayın Yönetmeni

Adıge maq, 12 Temmuz 2012

Çeviri: Hapi Cevdet Yıldız

(*)- Lışha (Л1ышъхьэ)- Önceleri cumhuriyetler liderlerine 'Cumhurbaşkanı' anlamında 'Prezident' (Devlet Başkanı) deniyordu. Daha sonra o ünvan  Rusya Devlet Başkanı için bırakıldı ve 'Baş kişi' (Yöre lideri) anlamında 'Lışha' denmeye başlandı. Şu durumda 'Devlet Başkanı' yerine daha alt düzey bir ünvan olan 'Baş kişi 'ya da 'Yöre lideri'  ünvanı resmen kullanılıyor. - hcy 

 

 Not: Sayın Başkan/ Lışha, 65 yaşına girmiş olmanız nedeniyle doğum gününüzü kutlar,sağlıklı, mutlu ve uzun bir yaşam sürdürmenizi dilerim. Ancak, söyleşinizde Adıge dil ve kültürü sorunlarına hiç değinmediniz. Sorulmamış olmalı. Bu bakımdan, izin verirseniz  sorulmayan  soruyu size sormak isterim: Adıgey’in iki resmi dilinden biri olan Adıgeceyi ayakta tutmak için ne gibi ciddi çalışmalar yaptınız ve ne gibi başarılar elde ettiniz? Daha fazlası için Adıgey'in ya da RF cumhuriyetlerinin  hiçbir devlet yetkileri yok mudur? Statüyü yeterince bilemiyoruz. Bu nedenle suçlamaların birçoğu sizin üzerinizde kalıyor. Gazeteye vereceğiniz bir söyleşi ya da demeç yoluyla bizi aydınlatırsanız memnun oluruz. Saygılarımla…-hcy

  Л1ышъхьэ лъап1э,уиныиж ылъэс 65 зэрэхъугъэм пае сэри сыпфэгуш1о, Тхьам псауныгъэ, гъэш1э к1ыхьэ къыуитынэу сыпфэлъа1о. Мы тхыгъэмк1э адыгэ культурэм, адыгабзэ 1офым зи укъытегущы1агъэп, урысыбзэм лъэныкъо пстэур зэлъищтэу зэхэтэхы, мы лъэныкъомк1э къыомыупк1ыгъэхэ хъун фай. Ащ пае къыомыупк1ыгъэхэ зы упк1э сэ къыпфэзгъазэ сш1оигъу: Адыгеим ыкъэралыгъо бзит1ум язэу хъурэ адыгабзэр къэбгъэнэжьын фэш1к1э сыд пш1агъэ, сыд бгъэхъагъэ? Адыгеим е УФ респукликхэм, джырэ УФ статусым къитырэм нахьыбэ хэгъахъо аш1ын фитныгъэ я1эба, я1э зи ылъба?  Мыр гъэзетэм къыхьэн фэдэу къэп1уатэмэ  тигопэщт, статусыр тэрэзэу тфаш1эрэп. Ащ къыхэк1эу мыхъун лажьэм ибэр о къыптенагъэу мэхъу. Тхьауегъэпсэу, Тхьам уегъэбын...Хьапый Джэудэт

 

 

                Derbe Timur

 

 
 
  Bugün 9 ziyaretçi (11 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol