adigehaber
  Sol Gösterip Sağ Vurma...
 

Sol Gösterip Sağ Vurma...

Sol gösterip sağ vurma örneği. Cumhuriyet gazetesi ulusalcı/kemalist bir gazete. Sol cenahta sayılıyor, tıpkı ulusalcı "Sözcü" gibi. Bunlar olabilir şeyler. 10.02.2020 tarihli Cumhuriyet'te Mehmet Ali Güler özetle şöyle yazıyor: 24 Nisan 2004 referandumu ile Rumlar Avrupa Birliği'ne girdiler, "bugün sonuçları Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşımı mücadelesine kadar uzanan konularda avantaj elde ettiler" diyor. Peki bu avantajı Rumlara kim verdi? Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve o zamanki Türk yöneticileri ile KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş birlikte verdiler. Burada yanıltıcı bir durum var: 2003 yılında, Rum ve Türk tarafının siyasi eşitliğine dayanan Federal Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulması ve Avrupa Birliği'ne Türk ve Rum kesiminin birlikte alınması şartını taşıyan ve BM Genel Sekreteri öncülüğünde düzenlenen Birinci Annan Planı, o zamanki Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer'in federasyona karşı çıkan ve iki devletli konfederasyon tezini savunan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ı desteklemesi sonucu imzalanmadı. 2003'teki Birinci Annan Planı Kıbrıs Türk tarafına da AB'ne giriş garantisi veriyordu. Rum tarafı planı kabul edeceğini açıklamıştı. O sıralar başbakan Abdullah Gül idi. Türk tarafı planı imzalamadı. Bu büyük bir aymazlıktı, böylece Türk tarafı tarihi bir fırsatı kaçırmış, Rum tarafına tek başına AB'ne girme yolunu açmış oldu. Türkçü-milliyetçi kesim bunu titizlikle gizliyor, söylemiyor, görmezden geliyor. Dürüstçe bir tutum değil bu. Bundan sonra, iş işten geçtikten sonra, 2004'te değişik İkinci Annan Planı gündeme geldi ve Türk tarafınca kabul edildi ama AB'ne giriş için Rum tarafı ile birlikte Türk tarafının da alınması şartını içeren birinci plan ortadan kalkmış oldu. İkinci planda, birinci plandaki, Türk tarafına AB'ne giriş garantisi getiren şart yoktu. Sadece Rum tarafının AB'ne alınacağı, Rum tarafının istemesi, evet oyu vermesi halinde Türk tarafının da AB'ne alınacağı söz konusuydu ama Rum tarafı evet oyu vermedi. Kıbrıs Türk toplumunu Rum tarafının insafına terk eden bu "başarı" Sezer'in ve Denktaş'ın müşterek bir marifetiydi. Rum tarafı plana evet demedi, hayır dedi. Çünkü iş kotarılmış, hayır dediğinde bile Rum tarafı AB'ne alınacaktı.Türk tarafı, bilerek ya da bilmeyerek Rum tarafına AB'ye giriş yolunu açmıştı. Her iki durumda kazanan Rum tarafıydı. Evet dese de hayır dese de AB artık çantada keklikti. Bu kazanımı altın tepsi içinde Rum tarafına sunan da Türk tarafı, milliyetçi/Kemalist kesimdi. Kem küm etmeye gerek yok. Yani "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olundu". 24 Nisan oylamasında Rum tarafı planı kabul etmedi, sonuç olarak Türk tarafı AB'den dışlandı. BM güvencesinde kurulması ön görülen Federal Kıbrıs Cumhuriyeti de kurulamadı, güme gitti. Denktaş federal bir Kıbrıs'ta Türk toplumunun yaşayamayacağı düşüncesindeydi. Şimdi bu düşünce tarzının sıkıntıları yaşanıyor. Daha da yaşanacak gibi. Kusuru kendinde arama yerine başkalarını sorumlu tutmanın tipik bir örneğini, Türk'e Türk propagandası örneğini görüyoruz. Şimdi, M.Ali Güler gibi sol gösterip sağ vuran milliyetçi Kemalist kesimler, bütün bunları unutmuş olarak, demagoji yapıyor, belki de son şanslardan biri olan KKTC'nin demokrat Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'ya hep birlikte savaş açmış bulunuyorlar. Ne demiş Akıncı, Türkiye'ye bağlanma önerisi için Guardian'a "korkunç şey" demiş. Diyemez mi? Tutsak biri mi? Bir cumhurbaşkanı elbette ülkesinin bağımsızlığını öne alacak ve savunacaktır. Milliyetçi kafa, Girit gitti, Balkanlar gitti, İmparatorluk battı, bağırdılar da bağırdılar, hala bağırıyorlar, akıllanacağa benzemiyorlar.

 
  Bugün 49 ziyaretçi (64 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol