adigehaber
  Ayşet - 18
 
 
 
Maşbaş İshak (s. 125 - 127)
VI
Aynı saat Fahri ile Orhan kısa bir konuşma yaptılar.
- Orhan, dediğine ve davranışına dikkat et, - Fahri Orhan'ı uyardı. - Senden yaşlı olanların sözlerine beğensen de, beğenmesen de karışma.
- Tamam, anladım Fahri, kendimi tutamadım, - Orhan kendini kınadı.
Fahri, her gün Süleyman'ın gemisinin dönüşünü gözleyen Orhan'ın dönmemiş olmasından kuşkulanıp vapur iskelesine gitti. İki haftadır bekledikleri gemi sallanır halde kıyı önündeydi, Orhan'sa ortalıkta yoktu. Gemiyi gözlemeleri için tuttuğu iki kişi de ortalıkta görünmüyordu. Kızıla dönüşmüş yaz güneşi batmak üzereydi, Fahri iyice tutuştu: "Orhan haber vermek için eve koşmuş olabilir mi? Öyle yaptıysa sorun yok. Peki, o diğer iki kişi nerede? Onlar da evime koşmuş olabilirler mi?.. Öyle yapmamaları, birinin limanda beklemesi gerekirdi..."
Fahri iskele ve çevresini iki üç kez dolaştı, kaygılandığı şeyi güvenip kimseye de soramadı. Herkes işinin peşindeydi: Yük boşaltıyor, yük yüklüyorlardı. Çayhaneler de doluydu, kıyıda balık tutanlar vardı, su ve çay satan oğlan çocukları ise dur durak bilmiyor, her taraftan sesleri duyuluyordu. Aradığı kişileri göremeyince, Fahri, iyi bir şey olmadığını anladı, Süleyman'ın gemisinin bulunduğu yana baktı, hiçbir değişiklik yoktu, gemi sallanıp yerli yerinde duruyordu. Fahri'nin kafası evindeydi, ama balık tutan bir oğlan çocuğuna sormadan da edemedi.
- Sadece bir balık mı yakalayabildin?
- Biraz önceki kavga dövüşten sonra balık mı tutulabilir?.. - Adamın yüzüne bile bakmadan konuştu çocuk. - Dur hele, balık oltaya vuruyor... - Ustaca oltasını (пцэкъэнтф) çekti, yassı göbekli bir balık çıkardı.
- Kimler dövüştüler? - Fahri'nin beti benzi attı.
- Kimlerin dövüştüğünü ne bileyim?! Ama bir kişi diğer üç kişiyi pataklayıp gitti.
- O dediğin üç kişi nerede olabilir?..
- Neyime gerek, tek kişiyle baş edemeyen o korkaklar!.. Yaralanan delikanlıyı yerden kaldırıp uzaklaştılar.
- Çocuğun yarası ağır mıydı?.. - Onun Orhan olduğunu anlayan Fahri sabırsızlanmıştı.
- Yahu, beni lafa tutup ne diye balık tutmamı engelliyorsun?! - Oğlan çocuğu yetişkin kişi gibi parladı. - Evde balık bekleyen kaç kişi var, sen onu biliyor musun?..
- Tamam, tamam, kusuruma bakma. Seni engelledim, karşılık olarak bu parayı sana veriyorum. - Çocuğun eline iki lira sıkıştırıp ayrıldı.
Fahri evine döndüğünde kuşkulandığı şey gerçek çıktı: Orhan’ın sol kolu bağlı, göz çukurları morarmış, bu başına gelenin utancı içinde oturuyordu.
- Yaran nasıl? – Orhan’ın yarasını fazla önemsemiyormuş gibi sordu ve gülümsedi.
- Yaram sorun değil, sol kolumu bıçakladı sadece… Üzüntüm İsam’ı kaçırmış olmamız.
- İsam olduğunu nesinden biliyorsun?
- Süleyman’ın gemisinden çıkarken kuşkulanmıştım, arkasından İsam diye seslenince gerisine baktı…Aynı anda nereden çıktıklarını bilemediğim iki kişi daha yanıma geldi, bir şey demeye fırsat bırakmadan adam bize saldırıp kaçtı.
- Diğerlerini de senin gibi yaraladı mı?
- Hayır. Onlar beni eve bırakıp seni aramaya gittiler.
- Üçünüz de yanlış iş yaptınız… Fahri bir iç çekip sözünü tamamladı. – Tamam, olan olmuş, üzülme artık. İsam artık elimizden kurtulamaz. Onun Süleyman’la ilişkili olduğunu sana söylememiş miydim? Koluna şöyle bir bakayım, kemik sorunu yoksa, yaranı bir hafta içinde iyileştiririm.
 
  Bugün 115 ziyaretçi (139 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol