Ç’ermıt Muhdin:Eksikliklerimizi Gidermemiz Gerekiyor
|
 |
25 Ağustos 2011
Adıge Cumuriyeti Parlamentosu-Xase üyesi,yardımsever ve “Nef” çocuk dans topluluğu kurucusu Ç’ermıt Muhdin’in (Čermıt Muhdin) bir basın toplantısı yaptığını bir süre önce gazetemizde yayınlamıştık.Toplantı, topluluğun dış gezileri ve en çok soydaşımızın yaşadığı Türkiye ziyareti üzerineydi.Duyurduğumuz gibi,basın toplantısını,milletvekilimize sorulan soruları ve milletvekilimizin o sorulara verdiği yanıtları size sunmak istiyoruz.
Soru:Oluşturduğun proje,anlamı büyük bir etnik proje.Her yıl şarkıcı,dansçı,biliminsanı ve basın mensuplarımızdan oluşan bir topluluğu soydaşlarımızın yaşadıkları ülkelere götürüyorsunuz.Bu oluşuma kattığınız anlam nedir?
-Biz Adıgeler- 150 yıl boyunca birbirinden kopuk yaşayan topluluklar halinde idik,bir araya gelme ve buluşma olanağımız yoktu,ancak bu son 15-20 yılda bir araya gelme olanağını elde ettik.Bu kopukluğun yarattığı eksikliği (boşluğu) gidermemiz gerekiyor.Ulusumuzun yüzde 90’ı anayurdundan uzaklarda yaşıyor.Yani,tarih ve kültürümüzün çoğunluğu anayurt dışında.Bu nedenle bir araya gelmelerimiz bizim de,onların da yararına oluyor.Bilimsel ve kültürel heyetlerin de buluşmaları gerekiyor.Gelecek günlerimiz,birçok yönüyle bu buluşmalara göre biçimlenecek.Böyle bir çalışmaya başlamamı birkaç nedene bağlayabilirim.Ben –Adıgey’in Tahtamukay ilçesi- Bjıhakoyej köyündenim,ancak küçük yaşta ailemle birlikte Tahtamukay'ın İnem beldesine yerleştim,orada büyüdüm ve hâlen orada yaşıyorum.Ulusumuzun gün geçtikçe başka uluslar içinde eriyip yok olmakta olduğu gözler önünde.Ben kendi payıma bu erime sürecine karşı ne yapabileceğimi düşündüm.Yeni kuşaklar anadilini bilmiyorlar ya da konuşmuyorlar,ulusal dans ve şarkılarımızdan birşey anladıkları da yok.Sözgelişi,200 kadar kişinin katıldığı bir düğün eğlencesine (нысэщэ джэгу) gidecek olsanız,Adıge danslarını bilen birkaç kişiden fazlasını bulamazsınız.Bu boşluğu –kısmen de olsa etmek telafi amacıyla- bir çocuk dans topluluğu oluşturmayı düşündüm,ama…Bir umut vadetmediğin,birşeyler vermediğin sürece bir topluluğu bir iki yıldan fazla ayakta tutamıyorsun,bu gerçeği sonradan öğrendim,-özendirici olması düşüncesiyle- topluluğu dış ülkelere götüreceğimi söyledim ve söz verdim.Ancak dış ülkelere gidebilmek için de zorunlu kurallar koydum:Adıgece’yi iyi öğrenmiş olmak ve konuşmak,Adıgece düzgün şiir okumak ve şarkı söylemek gibi bir sürü zorunlu koşulu sıraladım.İlkin bana pek inanamamış olmalılar,ama sözümü tuttum ve topluluğu Suriye’ye götürdüm.Böylece,başlarda 38-40 kişiden oluşan topluluğumuz kısa sürede 100 üzeri kişiye ulaştı.İşlerin yolunda gittiğini görünce,işten anlayan kişileri ve en ünlü Adıge uzmanlarını yanıma aldım.Bugün çocuk topluluğunu çalıştıran ve onlarla ilgilenen 9 uzmanımız var.
Soru:Topluluk nerelere gitti,ne gibi bir program sundunuz,gezileriniz konusunda neler söylemek istersiniz?
-“Nef” Suriye’ye,üç kez Türkiye’ye,iki kez de İsrail ve Almanya’ya gitti.Her bir gidişimizde,bir öncekinden farklı bir program sunuyoruz,uyguladığımız bir programı tekrarlamıyoruz.Bu son gidişimizde programı ikiye böldük,çünkü iki ayrı yere gitmiştik.Birinci hafta Bursa yöresinde bulunduk.Ben kesin bir kural koymuştum.Bu da küçük çocukların kendi yaşıtı çocukları olan Adıge ailelerinin evlerinde konuk olarak kalmaları zorunluluğu idi.Çocukların kendi aralarında arkadaşlık kurmalarını,birbirlerini karşılıklı anlamalarını ve bu ilişkilerin yaşam boyu sürmesini istiyordum.Bu amaçla İnem çocuk futbol takımını da bu yılki heyete kattım.Çocuk topluluğu Bursa yöresindeki değişik festivallere katıldı ve konserler sundu.İkinci hafta üç Adıge köyü bulunan İzmir’e gittik.Her köyde ve ilçe merkezinde gösteriler sunduk.Gösteriler 2,5-3 saat kadar sürüyordu,ilginç,iç çekici ve çok güzel programlar hazırlanmıştı.Futbol takımımız da her köyde bir karşılaşma yaptı.Programlarımızın ilgi çekici olmadığı bir an bile olmadı.
Soru:Büyük bir çocuk topluluğunu ülke dışına götürmek durumunda kalıyorsun.Büyük bir sorumluluktur bu,onların güvenlik ve sağlığından da sen sorumlu oluyorsun.Beklenmedik,hazırlıklı olmadığınız durumlarla karşılaştığınız olmuyor mu,bu gibi durumlarda ne yapıyor ve sorunların altından nasıl kalkıyorsunuz?
-Sekiz yıl boyunca beklenmedik birçok durumla karşılaştık.Bana güvenerek çocuklarını teslim ettikleri için ana babalara müteşekkirim…Her bir gezi için bütün bir yıl boyunca hazırlık yapıyorum.İşte bir hafta önce Türkiye'den dönmüş bulunuyoruz,şimdiden önümüzdeki yılın hazırlıklarına başlamış bulunuyorum.Her bir yönü dikkate alarak,herşeyi düşünmeye,hesaplamaya çalışıyorum.Çocukların yolda hastalandıkları durumlar da oluyor.Geçtiğimiz yıl 1,500 km gibi uzun bir yol katettiler,buna karşılık bir köyde bir gece ve bir gündüz ya da iki gece iki gündüz kadar kalabildiler.Çocuklar bir yana,bizim için bile kolay birşey değildi bu uzun yolculuk.Bu nedenle topluluğa bir de hekim kattım.Yanımdaki büyüklerim (Нахьыжъxэp) de yardımcı oluyorlar,yani herşeyi ben yapıyor değilim.
Soru:Birkaç yıl içinde ele aldığın projeyi hayli büyütmüş bulunuyorsun.İki ay önce Adıgece öğretecek bir öğretmeni de Türkiye’ye göndermişsin.Bu konuda bizi bilgilendirir misiniz?
-Diasporanın Adıgece’yi öğrenme –unutmama- gibi önemli sorunları var.Çünkü başka ulusların içinde asimilasyon yoluyla yok oluyorlar.Bildiğim kadarıyla Türkiye’de 7-8 milyon Adıge (Çerkes) yaşıyor.Bunların sadece 1,5-2 milyon kadarı Adıgece’yi biliyor.Üzücü bir durum.Bu nedenle,ben de,onlara Adıgece öğretecek bir öğretmen gönderme önerisinde bulundum,onlar da bunu memnuniyetle kabul ettiler.Sonuç olarak,İnem 25 Nolu okulu emekli Adıgece öğretmeni Batmen Svetlan’ı kendilerine gönderdim.Yanında kızı Zeynab da var.Zeynab, “Nef”te dans ediyordu,şimdi öğrenci.Anne gündüz çocuklara Adıgece öğretiyor,akşamleyin de kızı danslarımızı öğretiyor.Oradaki soydaşlarımız da yakın bir ilgi gösteriyorlar ana kıza.Yıkık ve terkedilmiş okul binası soydaşların topladığı parayla yenilendi,klima cihazına değin tüm gereksinmeleri tamamlandı.Doğrusunu söylemek gerekirse,hepsi de umulmadık bir ilgi gösterdiler bu işe.Sadece çocuklar değil,gençler ve daha yaşlı kuşaktan olanlar da Adıgece öğrenmek için okula geliyorlar.Kalabalığı okula sığdırmak sorun oldu.Bir ay içinde hepsi okuma yazma öğrendi.Onlar Latin alfabesini kullanıyorlar,bizse Kiril alfabesini kullanıyoruz,buna rağmen okuma yazmayı öğrenmiş olmalarına şaşırmamak elde değil.Adıgece’yi öğretme projesinin de başarıyla tamamlandığını söyleyebiliriz.Şimdi her üç köy de ayrı ayrı öğretmen istiyor,ben de bu dileklerini yerine getireceğim.
Soru:Uzun yıllardan beri Adıge Televizyonu ile birlikte çalışıyor,televizyon çekim ekibini de dış ülkelere götürüyorsunuz,bunun için teşekkür ederim.Çocuklarımıza ulusal kültürümüzü tanıtma uğraşınız dışında,bir de diasporadaki Adıgelere Adıgece öğretmeye de çalışıyorsunuz.Diasporanın sana güven duymasını ve seni desteklemesini nasıl başardın?
-O denli zor birşey değildi bu,çünkü kendileri de ulusal sorunlara karşı duyarlılar.Bir araya gelme ve işbirliği gibi konularda içlerinden gelerek bizimle elbirliği ediyorlar.Futbol karşılaşmaları önerimi kabul ettiler.Sözgelişi çocuk topluluğundakiler 8,10,15 yaşında kişiler iseler,futbol takımlarında 21-30,35 ve 50 yaşında kişiler de yer alabiliyorlar.Yani değişik yaşlarda hemşehriler bir araya geliyor ve arkadaşlıklar kuruyorlar.Futbol sayesinde bu yıl çok sayıda kişiyi bir araya getirmeyi başardık.Soydaşlarımız memnuniyetle benimle birlikte çalışıyorlar.
Soru:Bugün kişi bir yere para yatırdığında bir şeyleri ,kâr elde etmeyi bekler.Bedelini almadan kimse bir başkası için birşey yapmaz.Böyle düşündüğümüzde,bu yaptıklarına karşılık olarak sana da bir şey kalması,bir getiri olması gerekmez mi?
-Bu gibi sorularla karşılaşıyor,yanıtlarını veriyorum…Bu işten benim hiçbir maddi kazancım,gelirim yok.Çocukluğumdan beri yurtsever bir eğitim almış,öyle yetiştirilmiş bulunuyorum,ülkemi ve ulusumu seviyorum.Dedem Könisberg’i (Kaliningrad) -Almanlardan- alanlardan biriydi,dedemin kardeşinin adı Reichtag’da (Alman Parlamentosu) yazılı.İşte böylesine bir yurtseverlik geçmişi peşimi bırakmıyor.Bir başıma çok şeyi başardım,çalışmak için hiç beklemedim.Çok kişiyle dost oldum,dostlarım dil öğrenmenin çok da zor olmadığını anladılar…İşte,ulusal işler üzerine bir komite kurulmasını isteyen Vladimir Vladimiroviç’i görüyorsunuz.Böyle bir komite oluşturulursa,bizde de bunun bir kolu oluşacak,özel programlar hazırlanacak ve bu işler için tahsisat (para) verilecek.Ancak bu oluşum gerçekleşinceye değin,biz de elimizi kolumuzu bağlayıp oturacak değiliz,zamana karşı mücadele içinde olmalıyız.
Soru:Adıgey içinde, bu sizin projeniz kitlelerin ve kitle iletişim araçlarının ilgisini çekiyor,çalışmalarınızdan hayli söz ediliyor,programlarınız görsel ve yazılı basında sunuluyor,yazılıyor ve anlatılıyor.Bulunduğunuz dış ülkelerde de benzeri bir ilgi görüyor musunuz?
-Programlarımız çok iyi yankılanıyor ve kitlelere ulaşıyor.-Ürdün’den yayın yapan- “Nart Tv” de bizimle işbirliği içinde.Bu yıl İnem beldesi İslam Örgütü ile Adıge Xase örgütü temsilcilerini de dışarıya gönderdiğim heyete kattım.Dini örgüt temsilcilerinin biri 80,diğeri de 66 yaşında.Onlar da çalışmalarımıza güçlü katkılarda bulundular,sözgelişi diasporadaki kendi yaşıtları ve din görevlileri ile söyleşilerde bulundular,Adıgece konuşmalar yaptılar.
-Teşekkür ederim.Başında olduğun proje ulusumuz bağlamında büyük bir anlam taşıyor,çocuklarımızın eğitiminde de olumlu bir işlev görüyor.Projeyi daha da geliştirmenizi içtenlikle diliyorum.
HUT Nafset
Adıge maq gazetesi muhabiri
Adıge maq,15 Ağustos 2011,Çeviri:Hapi Cevdet Yıldız