adigehaber
  21 Mayıs 1864’ten 4
 
Çerkesler:21 Mayıs 1864’ten Günümüze…(4)



19 Mayıs 2011

Bir önceki makalemizi 1896 yılında yapılan antifeodal devrimi belirterek bitirmiştik.Adıgeler ,güneyde,Osmanlı korumasındaki Abhazya dışında,Adıge Ülkesi çepeçevre Ruslar tarafından kuşatılmıştı.
Osmanlıların Adıge kıyılarında Anapa ve Sucuk- Kale’de birer garnizonları vardı.1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Anapa 29 Nisan 1807’de düştü.1812 Bükreş Antlaşması’yla Anapa ve Sucuk-Kale Osmanlılara geri verildi.Buna karşılık Osmanlılar Poti’ye değin değin Güney Kafkasya’dan çekildiler.Osmanlı korumasındaki İmereti Krallığı ve oraya bağlı Mingrelya Prensliği toprakları Rusya’ya ilhak edildi,Abhazya Prensliği ise Rus korumasını benimseyerek statüsünü koruyan tek yer oldu.
Güneyde sınır Bzıb Irmağı idi.Bzıb Irmağı ile İngur Irmağı arası sahil denetimi Ruslara geçti.Osmanlılar,daha kuzeyde, Kuban Irmağı ile Bzıb Irmağı arasındaki sahil denetimlerini korudular.
Sonuç olarak,Adıgeler,deniz dışında,karadan tam bir Rus kuşatması altına alınmış oldular.
Rusya ile İran arasında imzalanan 1813 Gülistan Antlaşması’yla İran,şimdiki Kuzey Azerbaycan ve Dağıstan üzerindeki egemenlik haklarını Rusya’ya devretti.Böylece Adıge ülkesi dışındaki tüm Kuzey Kafkasya,Rus işgali altına girmiş oldu.
***
Çerkesya’nın diplomatik arenadan silinmesi
1821’de,Fransız İhtilali’nden esinlenme olarak,şimdiki Yunanistan’ın Mora Yarımadasında bir Rum ayaklanması patlak verdi.II.Mahmut,ayaklanmanın sert bir biçimde bastırılmasını emretti ,İstanbul’daki Fener Patriği’ni ve bazı papazları isyancılarla ilişkili bularak astırdı.Bu olay ve Mora’daki sert bastırma yöntemleri,Avrupa’da Osmanlılar aleyhinde büyük bir infiale yol açtı.Avrupa’dan gelen gönüllüler Rum ayaklanmacılara katılmaya başladılar.
Bu arada Tepedelenli Ali Paşa’nın ayaklanmasıyla Yunan ayaklanması büyüdü.Bunun üzerine II.Mahmud,Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan yardım istedi,ayaklanma Kavalalı’nın oğlu İbrahim Paşa tarafından bastırıldı.Ancak Avrupa’da Osmanlı Devleti aleyhinde büyük bir hava oluşmuş oldu.
Bunu fırsat bilen Rusya,’özgürük havarisi’ rolüne bürünerek ve diğer Avrupalı devletlerin muhalefetini pasifize ederek,bir başına Osmanlı Devleti ile kozunu paylaşma fırsatını elde etti.Osmanlı Devleti’ne savaş açarak Osmanlı-Mısır donanmasını Mora’nın batısındaki Navarin’de yaktı.
O zamana değin diğer devletler Rusların Osmanlı Devleti’ne saldırmasını engellemeye çalışıyor ve onu dizginliyorlardı.Şimdi Rusya bir başına hareket etme ve ‘Hasta Adam’a okkalı bir tokat atma fırsatını elde etmişti.
Rusya,1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda, 12 Haziran 1828’de Anapa’yı aldı (bkz. “Anapa”-Vikipedi).Rus birlikleri doğuda Kars ve Erzurum’u da alarak Gümüşhane’ye,batıda da Edirne’yi aşıp İstanbul’a doğru ilerlediler.
Mora'da basit bir özerkliği bile Rumlara çok gören II.Mahmud,yenilgiyi kabul etmek ve 1829 Edirne Antlaşması’yla Yunistan’ın bağımsızlığını tanımak,Çerkesya’dan,Poti ve Ahıska’dan çekilmek zorunda kaldı (Daha geniş bilgi için bkz. “Kafkasya ve Kafkasyalılar-3”,internet).Daha fazla kayba uğrama, Batılı devletlerin,özellikle İngiltere'nin lehte müdahalesiyle önlenmişti.

Osmanlı Devleti, Çerkesya üzerindeki ‘hükümranlık haklarını’ Rusya’ya devretti.Böylece Adıge Ülkesi karadan ve denizden tam bir Rus kuşatma ve ablukası içine alınmış oldu.

***
Kurtuluş Savaşı’nın başlaması
Çerkesler 1829 Edirne Antlaşması hükümlerini,Osmanlı Devleti’ne bağlı olmadıklarını deklare ederek tanımadılar.Bu da 35 yıl sürecek ve Adıge ulusunun imha edilmesiyle sonuçlanacak bir savaşa yol açtı.
Kafkasya Valisi ve Kafkasya Rus Ordusu Komutanı General Paskeviç,Adıgelere boyun eğdirmek için bir plan hazırladı.Buna göre Adıge ülkesi hatlarla çevrilerek dış dünyadan izole/tecrit edilecekti.Bunun için Novorossiysk’te bir liman,Gelencik’te de bir deniz ve kara üssü inşa edilmeye başlanmıştı.Bu arada Anapa’dan güneyde Sohum’a değin uzanacak,üzerinde kale ve karakollar bulunacak bir Karadeniz Kıyı Hattı (askeri yol) yapımı da başlatıldı.Gelencik’ten Yekaterinodar’ın (şimdi Krasnodar) batısındaki Olginsk köprü karakoluna uzanacak,ülke içinden geçecek ve bir bölüm Çerkes’i (Natuhayları) diğerlerinden ayıracak olan ayrı bir hattın da inşası başlatıldı (Bir Çerkes direniş örneği için bkz. “Kafkas Savaşı Tarihinden Bir Sayfa”, “Jıneps” gazetesi,Nisan 2011 ve internet).
Planın uygulaması tamamlanmadan Çeçenya ve Dağıstan ile Rus Polonya’sında birer büyük ayaklanma patlak verdi.Bunun üzerine Paskeviç,ayaklanmayı bastırması için Polonya’ya gönderildi (1830).Paskeviç planı da geçici olarak ertelendi.

***

Dağıstan’da İmam Gazi Muhammed (1830-1832) önderliğinde,dinsel görünümlü büyük bir Müslüman ayaklanması baş gösterdi.Üç yıl süren bir takipten sonra Gazi Muhammed öldürüldü,yerini Hamzat Bek (1832-1834) aldı,onun da öldürülmesi üzerine Şamil imam oldu (1834-1859).Çar I.Nikolay,1837’de Kafkasya’ya geldi ve Şamil’in kalesi Ahulgo’nun alınmasını emretti.Ahulgo düştü,ancak Şamil kurtulmayı ve Çeçenya’ya sığınmayı başardı.

Bunun üzerine Paskeviç planı yeniden uygulamaya kondu.Ruslar Haziran 1837’de Mzımta Irmağı ağzındaki Adler’e çıkarma yaptılar.Bunu bir dizi çıkartma izledi.Ruslar filo yardımı ve topçu ateşi sayesinde kıyıları ele geçirdiler.Bu arada Rus karakolları ve sahil yolu Gelencik’in güneyindeki kıyı boyunca ilerletiliyor,öte yandan Ruslar, doğuda Kuban Irmağından hareketle Laba Irmağına ulaşmak ve aradaki Base Gubğo denilen verimli toprakları ele geçirmek için çarpışıyorlardı.1838’de Base Gubğo’daki Adıgeler (Besleney,Mehoş,Abzah,vb) büyük ölçüde imha edildiler,bunların artıkları Laba’nın batısına kaçtılar,boyun eğenler de,şimdiki Karaçay-Çerkes’teki yerlerine yerleştirildiler.Bu nüfus çok az olduğundan,Kabardey’den getirilen göçmenlerle/Kabardeylerle takviye edildi; güneydeki dağlarda barınan Abaza (Abazin) topluluklarına da boyun eğdirildi (1838).

***
Ruslar 1837-1839 yılları arasında,üzerinde birçok kale ve karakol bulunan Karadeniz kıyı hattını tamamladılar.Artık Çerkesya’nın dış dünya ile tüm bağlantıları kesilmiş,ülke tam bir abluka altına alınmış oldu.Bu dönemde Adıgeler arasına gelen gezgin ve ajanlar,direnmeleri halinde Türk ve İngiliz hükümetlerinin Adıgelere yardım edecekleri gibi söylentilerin yayılmasına neden olmuşlardı.Bunun da etkisiyle olmalı,1840 yılı ilkbaharında karşı saldırıya geçen Çerkesler hatları yıktılar ve kalelerin bazılarını ele geçirdiler.Ancak beklenen dış destek gelmedi.Bu da Çerkesler arasında düş kırıklığına yol açtı,artık yabancıların söyledikleri kuşkuyla karşılanır oldu.Adıgeler artık savunmaya çekilmişlerdi.
Çerkeslerin bu hareketliliğinden moral ve cesaret bulan İmam Şamil Çeçenleri etrafına toplayarak Rus garnizonlarına saldırmaya başladı.Prens Vorontsov 1845’te büyük bir birlikle Şamil’i takibe karar verdi,ancak 4 bin kayıp vererek Dargo’dan Grozni’deki üssüne kendini zor atabildi.
***
Şamil’in prestiji arttı.Ertesi yıl,1846'da Çerkesya ile birleşmek,direnişi Kuzey Kafkasya boyutuna yaymak için aradaki Kabardey yöresi üzerine yürüdü.Ancak “Rusların ananevi dostu olan ve derebeyler tarafından idare edilen Kabardan’lar (-Kabardeyler-),kayıtsız (-umursamaz-) bir tavır takınınca yukarı Kuban’ın ötesindeki Çerkesler İmam’ın isteklerini yerine getiremediler” (W.E.D.Allen ve ölü Paul Muratoff, “Kafkas Harekatı,1828-1921 Türk-Kafkas Sınırındaki Harplerin Tarihi”,s.50-51).
Şamil 1848’de genç naibi Muhammed Emin’i Adıgelerin arasına gönderdi.Naib Rus esirlerden derleme küçük bir devşirme (hassa) birliği kurdu.Bu birliği ile muhaliflerini yıldırdı.Ancak Abzahlar dışında fazla taraftar bulamadı.Sert Rus misillemelerinden ve şeriat uygulamalarından yılmış olan köylüler Naib’e desteklerini azalttılar.
Naib,Şamil’in doğuda yaptığı özgürleşmeyi Çerkesya’da gerçekleştiremedi.Bir K’emguy beyinin (pşı) kızını çok kadınlı haremine katarak köylüleri kendinden soğuttu, özgürlük bekleyen köleleri de küstürdü.
1796 devrimi bey egemenliğini yok etmekle birlikte,köleliği sona erdirememişti.Yani eksik kalmış bir devrimdi bu.Özellikle Abzah ve Vıbıh tacirler eliyle,Vıbıh limanlarından Osmanlı ülkesine esir/köle ihracatı yapılmaktaydı.
***
Kırım Savaşı (1853-1856)
Kırım Savaşı yanlış değerlendiriliyor.Savaşın nedeni,Akdeniz’i,daha doğrusu Hindistan yolunu,yani İngiliz ve Fransız çıkarlarını tehdit eden Karadeniz’deki Rus donanmasının varlığıydı.Müttefik komutanlığının Rusları Kafkasya’dan çıkarmak ya da Adıgeleri koruma altına almak gibi bir niyeti yoktu.
Böyle olmakla birlikte Osmanlılar Şamil’i ‘Kafkasya Umumi Valisi’,eski Rus subayı Zaneko Sefer Bey’i de ‘Çerkezistan Valisi’ olarak ilan ettiler.Osmanlılar Adıge kıyılarına çıkartma yapacak yerde,Osmanlı düşmanı Gürcistan’a çıkarma yaptılar ve yenildiler.Müttefikler ise Kırım’daki Sivastopol’a çıkartma yaptılar ve oradaki Rus donanmasını yok ettiler.
1855’te zalim Çar I.Nikolay öldü,yerine oğlu II.Aleksandr geçti ve 1856 Paris Antlaşması imzalandı.
Buna göre her iki taraf aldığı yerleri geri verecek ve Ruslar Karadeniz’de savaş gemisi bulundurmayacaklardı.Çerkes sorunu ya da Kafkasya konusu,kıyısından köşesinden olsun ele alınmadı bile.Çerkesler,Dr.Walter Richmond'un belirttiği gibi "Çerkesler Ruslar, Osmanlılar ve Britanyalılar tarafından harcanabilir unsurlar olarak görüldüler ve bunun sonucunda da Çerkes medeniyeti neredeyse tamamen yok oldu" ("Dr.Walter Richmond ile Söyleşi",Cherkessia.net,Haberler,8 Nisan 2011).
O sıralarda teknik ilerlemiş,buna bağlı olarak Şamil’in ve Çerkeslerin direnme gücü çok zayıflamıştı.Bu nedenle gerilla savaşı dışında Çerkeslerin bir direniş olanağı kalmamıştı.Gerilla direnişi için ülkenin işgal altında olması gerekiyordu.Oysa Adıge ülkesi bağımsızdı ve kime karşı gerilla savaşı verilecekti?..

***

Şamil’in teslim olması ve Çerkes Ulusunun yok edilmesi ön girişimleri
Kırım Savaşı sonrasında Rusların niyeti belli olmaya başlamıştı.Ruslar Şamil’i bastırmak,Çerkesleri de sürmek/yok etmek istiyorlardı.Ruslar önce Şamil’in üzerine yürüdüler.Yanındakiler tarafından terk edilen ve Dağıstan’daki Gunib Kalesi’ne çekilen Şamil 6 Eylül 1859’da,anlaşmalı olarak Rus komutan Prens Baryatinski’ye teslim oldu,Kaluga’ya götürüldü ve maaşa bağlandı.
Böylece Dağıstan ve Çeçenya’da Rus otoritesi yeniden tesis edilmiş oldu.
***
Çerkes sorunu Rusları düşündürmekteydi.Kafkas Ordusu Kurmay Başkanı General Milyutin Adıgelerin bir bölümünün kuzeydeki Don Havzası’na (Ukrayna taraflarına) sürülmesini üst makamlara önerdi (1857).
Durumu izleyen Osmanlı Devleti,Çerkes göçmenleri özendirmek ve onları göçmen olarak almak için taktik düzenlemelere başvurdu.Örneğin,Osmanlı hükümeti 1855’te Zenci ve Çerkes esir ticaretini yasaklamıştı.1857’de ise sadece zenci ticareti yasaklanıyordu,Çerkes esir ticareti ise,'Çerkes kölelerin durumu kötü değildir', denerek serbest bırakılıyordu.Hükümet 1860’da Trabzon ve Samsun’da Çerkes esir pazarları kurdurmuştu (Dr.İsmail Parlatır, “Tanzimat Edebiyatında Kölelik”,1987,s.18-19).
Çar II.Aleksandr Rusya’da reform ve köleliği kaldırma çalışmalarını başlatmıştı.Bunu haber almış olmalı, Osmanlı hükümeti,Rusya topraklarına sürülmesi düşünülen Çerkesleri kendi ülkesine çekmek,köle sahiplerini de özendirmek için yeni düzenlemeler yapıyordu.O sıralar Karadeniz kıyıları,Rumeli’de de Tuna Irmağı güney boyları boş gibiydi.
Şamil’i yenen Rus birlikleri acımasız Rus generali Yevdokimov’un komutasında Çerkesya üzerine sevk edildi.Kuban ve Laba’nın sol yakasında yaşayan Bjeduğ,K’emguy,Besleney,Kuban Kabardey ve Abzahlar 1859’da Ruslara boyun eğdiler.Ardından 12 Ocak 1860’da kıyıda,Anapa çevresinde yaşayan Natuhaylar da Ruslara boyun eğdiler.
Şapsığlar ve onlarla birlikte Vıbıhlar ise boyun eğmeyi reddettiler.
Sürgün kararının alınması ve olayın büyümesi
Kafkasya Ordusu Kurmay Başkanı General Milyutin’in anısında belirtildiği gibi,1860 yılında 5 Rus generali,birlikte Çerkes sorununu masaya yatırdı.Kazak asıllı General Filipson,Karadeniz kıyısında yaşayan Çerkeslerin Türkiye ile ticaret yapmalarına izin verilmesi halinde Çerkes sorununun savaşsız çözülebileceğini söyledi.Ancak General Kont Yevdokimov,soruna Rusya’nın geleceğini gözeten stratejik bir çözüm bulunması gerektiğini,bunun için de Karadeniz kıyı bölgesinin Çerkes nüfusundan boşaltılmasının zorunlu olduğunu söyledi.
Sonunda Yevdokimov’un önerisi benimsendi ,öneri Rusya Savaş Bakanlığına gönderildi.Bakanlık da öneriyi Çar’a sundu,Çar da uygun buldu.
Kont Yevdokimov,Karadeniz kıyıları ile Belaya (Şhaguaşe) ve Laba ırmakları arasındaki Çerkes topraklarına Kazakları yerleştirmek,yerli nüfusun da “ovalara yerleşmelerini ya da Türkiye’ye çekip gitmelerini” sağlamak üzere harekete geçti .Başılbey,Kazilbek,Tam ve Şahgireyler kendilerine tanınan süre içinde yerlerini terk edip Türkiye’ye göç ettiler.Bunlar küçücük topluluklar idiler.Kalabalık Besleneyler ise,yerlerinden ayrılmamakta direndiler.Bunun üzerine 20 Haziran 1860’da Besleneyler kuşatıldı ve 4 bin Besleney ailesi askeri denetim altında Urup Irmağından geçirilerek Karadeniz kıyısına götürüldü ve oradan da Türkiye’ye gönderildi (Semen Esadze, “Çerkesya’nın Ruslar Tarafından İşgali”,79-80).
Bu uygulamaların her biri tartışmasız birer deportasyon/dış sürgündür,savaş ve askeri operasyon yoluyla gerçekleştirilmiştir.Şu durumda uluslar arası hukuka veAB Roma Anlaşması'na göre,Rus hükümeti anılan topluluklara karşı insanlık suçu işlemiştir.Rus hükümetinin bu insanlara eski topraklarını geri vermesi ve verdiği zararları da telafi etmesi gerekir.

***

1861’de Abzahlar;Şapsığ ve Vıbıhların yanında direnişe katıldılar.Rus tarafı 1859’da Abzahlarla varılan anlaşmanın Abzahların kendileri tarafından bozulduğunu yazıyor.Bu doğru olamaz.Yukarıda belirtildiği gibi,boyun eğmiş Çerkes toplulukları da,gösterilen yerleri beğenmemeleri halinde Türkiye’ye sürülmekteydi .Prof.Ç’ırğ Ashad’a göre anlaşmayı,Abzahlara saldırmak suretiyle General Yevdokimov’un kendi bozdu.Bu doğru olmalıdır.Çünkü Abzahlara da yerlerinden ayrılmaları emri verilmiş olmalıydı.
13 Haziran 1861’de Karadeniz kıyısında Abzah,Şapsığ ve Vıbıh yörelerinin birleşmesiyle Soçi’de bir Meclis ve Meclis yönetimi kuruldu.
Çar II.Aleksandr,Eylül 1861’de Meclis temsilcilerinden bir heyeti kabul etti.Çar,Çerkeslere yerlerini terk etmelerini,Rus yönetimince gösterilecek yerlere yerleşmelerini ya da Türkiye’ye göç etmelerini,varacakları kararı da bir ay içinde General Yevdokimov’a bildirmelerini ‘buyurdu’.
Çerkesler de bağımsız bir ulus olduklarını,asla boyun eğmeyeceklerini ve bağımsızlıklarını sonuna değin savunacaklarını bildiren yazılı bir metni Çar’a sundular (Şimdi Maykop'taki 'Adıge Ulusal Müzesi'nde saklanan ve Çar’a sunulan metin için bkz.T.Polovinkina, “Çerkesya Gönül Yaram”,s.281-285).
Gelişmelerin ardından Çerkeslerin sürülmelerine izin veren 10 Mayıs 1862 tarihli hükümet kararı yürürlüğe sokuldu.Artık Çerkesler zalim Rus generallerinin insafına terk edilmiş ve büyük bir insan kırımı (soykırım olayı) başlatılmış oldu.
***
Direniş ve deportasyon
Mayıs 1862'de deportasyona uymayı kabul etmeyen Abzah ve Şapsığlara karşı askeri harekat başlatıldı.O sıralar Vıbıh yöresi cephe gerisindeydi.Orada savaş olmadığından,Vıbıhlar gönüllüler göndererek direnişe destek veriyorlardı.Anlatıldığına göre,30-50 kadar kişiden oluşma Vıbıh atlıları Abzah ve Şapsığ yörelerinde dolaşıyor,Ruslarla yapılan çarpışmalara katılıyorlardı.
Rus çevik kuvvetleri,yerli kılavuzlar öncülüğünde,sabaha karşı,öncesinden kararlaştırılmış köy ya da köylere saldırıyor,her şeyi yağmalıyor,teslim olanları toplama kamplarına götürüyor,ardından kıyıya sevk edip Türkiye’ye gönderiyorlardı.Direnenler öldürülüyor,kaçanların çoğu da açlık ve soğuktan ölüyordu.Çünkü köyler ateşe veriliyor,beslenme kaynakları kurutuluyordu.
Soykırım savaşı iki yıl sürdü.Kuşatma içine alınmış olan Abzahlar Ağustos 1863’te,çaresiz kaldılar ve deportasyonu kabul ederek direnişe son verdiler.Abzahlar Rusların gösterdiği yerlere yerleşmeye ya da Türkiye’ye göç etmeye başladılar.
1860 yılında Türkiye ile Rusya arasında bir antlaşma yapılmıştı.Buna göre Türkiye,Kuzey Kafkasya’dan gelecek olan Müslüman nüfusu göçmenlik statüsü tanıyarak kabul edecek,masraflarını üstlenecek,onlara konut,toprak,hayvan ve tarım için gerekli araçları verecekti.
Bu olanağı fırsat sayarak,savaş olmayan yörelerden de göçler başlamıştı.Savaş ve operasyon dışı bölgelerden de yoğun göçler yapılmaktaydı.Bunlar deportasyon sayılmaz.
Kasım 1863’te Şapsığlar da deportasyonu kabul ettiler ve Ruslarla ateşkes kararına vardılar.Kış koşulları ve hazırlık nedeniyle Şapsığlara 6 mart (şimdiki takvime göre 18 mart) akşamına değin köylerinde kalma izni verildi.
Şapsığ yöresinin susması,aslında savaşın sona erdiği anlamına geliyordu.Geride boyun eğmemekte direnen inatçı Vıbıhlar kalmıştı.Ancak direnmeleri olanaksızdı.Kış koşulları ve Şapsığlarla mütareke gereği Ruslar askeri harekatı durmuştu.Vıbıhlar bu geçici mütareke durumundan yararlanmaktaydılar.
İstanbul’dan Vıbıh yöresine gelen kişiler Avrupa’da Rusya’ya karşıtı bir savaşın beklendiği ve durumun lehe döneceği gibi söylentileri yayıyorlardı.Bu gibi nedenlerle Vıbıhlar,erken boyun eğmektense gelişmeleri izlemeyi ve beklemeyi yeğlemişlerdi.

1864 yılı Şubat ayı sonlarına doğru Karadeniz bölgesinde karlar eridi.Bunun üzerine Rus birlikleri harekete geçtiler,birlikler kıyıda, Tuapse’de buluştular.Ardından kıyı ve ırmaklar boyunca karakollar kurmaya,Şapsığlara tanınan süre tamamlanır tamamlanmaz da köyleri ateşe verip yakmaya, kıyıda toplananlar da gemilere doldurulup Türkiye’ye gönderilmeye başlandı.

Nüfus transferi işi Rus ve Osmanlı görevliler tarafından birlikte yürütülüyordu.
***
Vıbıh deportasyonu
General Geyman komutasında güneye doğru ilerleyen Rus birlikleri, 18 Mart’da büyük Vıbıh ve Ahçıpsı gruplarının bir direniş girişimi ile karşılaştılar.Ancak çatışmadan sonra dağıldılar,19 Mart’da Golovinka Kalesi Rusların eline geçti.Ele geçirilen yerlerdeki Şapsığ köyleri yakılmaya devam edildi.
24 Mart’da Hacı Gıranduk Degumıko (Berzeg),General Geyman’ın yanına gelerek,Vıbıhların boyun eğdiklerini bildirdi.25 Mart’da eski Navaginsk Kalesi (şimdiki Soçi yerinde idi) alındı.26 Mart’da Cigetler de bağlılıklarını General’e bildirdiler.
2 Nisan 1864’te Büyük Prens ya da Veliahd Prens Mihail Nikolayeviç kalabalık bir refakatçi eşliğinde karaya ayak bastı.Herkesin önünde Kont Yevdokimov’a ve General Geyman’a sarılıp kucakladı.Büyük Prens Kafkas Ordusu Komutanlığına yeni atanmıştı.
Rus birliklerini teftiş ettikten sonra Büyük Prens Çerkes toplulukları temsilcilerini ayrı ayrı kabul etti.

Onlara özetle şöyle dedi:

“Topraklarınıza Rusları yerleştireceğiz…Sizler buralardan ayrılacaksınız...Türkiye’ye gitmeye hazırlanmanız için size bir ay süre veriyorum…Süre dolduktan sonra yerinde kalmakta direten olursa,üzerinize askeri birlikler sevkedeceğim ve size savaş esiri muamelesi uygulayacağım(daha çok bilgi için bkz. “Çerkesya’nın Ruslar Tarafından İşgali”,s.116-120).
Vıbıhlar ve komşuları tanınan bir aylık süre içinde topraklarından ayrılıp Türkiye’ye gitmek üzere gemilere bindirildiler.
***
Aibga direnişi
Mzımta ve Bzıb ırmaklarının yukarısında,çıkılması zor boğazlarda Ahçıpsı ve Pshu toplulukları yaşıyorlardı.Bunlar yerlerini terk etmek istemiyorlardı.Bu nedenle bu yerlere karşı askeri seferler düzenlenmesi kararlaştırıldı.
Bu topluluklardan Pshu Irmağı çukurluğunda yaşayan Aibga topluluğu Ruslara karşı sert bir direnişte bulundu.General Batezaul 11 Mayıs’ta Gürcü tabur ve milisleriyle Aibga üzerine yürüdü.Aibgalılar yamaçlardan kocaman kayalar yuvarlıyor,ateş açıyorlardı.Aibgalılar, Tsebeldalılardan (bir Abhaz topluluğu) Prens Şahan-Girey Marşani’yi ateş ederek öldürdüler.
Rus birlikleri yamacı tırmanmayı ve Aibga köyü düzlüğüne ulaşmayı başardılar.Köylüler kendilerini Pshu Irmağının ötesine attılar.Ertesi gün temsilciler göndererek boyun eğdiklerini bildirdiler ve Türkiye’ye gitmek üzere kıyıya inmeye başladılar (‘Çerkesya’nın Ruslar Tarafından İşgali’,s.120-123).

***

21 Mayıs’ta Kbaada’da tören
Büyük Prens Mihail Nikolayeviç komutasında Ruslar Kbaada Yaylasında (şimdiki 'Krasnaya Polyana' yerinde) 21 Mayıs 1864’te dini ve askeri bir tören düzenlediler.Büyük Prens,törende şunları da söylemiştir: “Gayretlerinizi başarıyla sonlandıran Yüce Tanrı’ya şükürler olsun!Anavatan sizi,Kafkasya’ya boyun eğdirenleri şeref ve minnetle anıyor.Bu sevinçli ve ulvi anı göremeden ölen arkadaşlarınızın ruhu şad olsun!” (“Çerkesya’nın Ruslar tarafından İşgali”,s.127).

Sonuç olarak Haziran ayı ortalarında kıyamet kopmuş,binlerce yıldan beri bu yerlerde oturmuş olan kültürlü bir halk,barbar ve istilacı bir devlet tarafından yaşamdan ve toprağından koparılmış oldu.Artık Adıge Ülkesinin Karadeniz kıyısı dağlarında direnen Hak’uçları dışında hiçbir canlı Çerkes bırakılmamıştı.

***
Hak’uç direnişi
Hak’uçlar,Aşe ve Psezuapse (Psışşu) ırmaklarının kaynak bölümlerinde ve Şapsığların yukarısında yaşıyorlardı.Karadeniz bölgesi boşaltıldıktan bir yıl sonra, Rusya Savaş Bakanlığı'na gönderilen 14 Haziran 1865 tarihli raporda, Hak'uçların topraklarını terk etmektense ölmeyi yeğledikleri,ailelerini ve çocuklarını ıssız ve kuytu köşelerde,mağaralarda saklayarak ölümüne savaşmakta oldukları bildiriliyordu (T.V.Polovinkina, “Çerkesya Gönül Yaram”,s.282).Dağlardaki direnişçi sayısı,başka bir Rus komutanı tarafından,yine Haziran 1865'de 8-9 bin olarak rapor ediliyordu (Ali Kasumuv-Hasan Kasumuv, “Çerkes Soykırımı”).
1865 sonbaharında başlatılan ve 80 gün sürdüğü bildirilen bir askeri operasyon sonunda,yakalan 147 kişi dışındaki tüm Hak’uçlar imha edildiler (“Hak’uç”-Vikipedi).
***
Çerkesler sürgünde
Çoğu sürgün,azı göç yoluyla Osmanlı topraklarına yerleşen Kuzey Kafkasyalı nüfusun 2 milyon dolayında olabileceği varsayılıyor.Bu nüfus 1858’den başlamak üzere,değişik dönemlerde Türkiye’ye yerleşmiştir.Adıge ülkesinin asıl boşalması ise 1862-1864 yılları arasında sürmüştür.1865’te Çeçenler de Türkiye’ye gelmişlerdir.
İlk gelenler 1860’da Besleney ve Kabardeyler olmuştur.Besleneyler dağıtılarak yerleştirilmişlerdir.Kaberdeyler daha toplu olarak Uzunyayla (Pınarbaşı) yöresine yerleşmiştir.
1863-1864 arası göç edenler salgın hastalıklar nedeniyle İstanbul ve Boğaz’a sokulmamış,Batum’dan başlayarak Trabzon,Samsun,Sinop,Akçakoca,Varna ve Köstence limanlarına indirilmişlerdir.Buralarda kamplar,baraka ve çadırlar kurulmuştu.Buralardan yerleştirilmeler yapıldı.Böylece Karadeniz bölgesi ve Tuna boylarında oldukça toplu Çerkes yerleşimleri/köy kümeleri oluşmuştur.
Rumeli’ye yerleştirilen Çerkesler 93 Harbi sonunda,1878’de Asya topraklarına tehcir edildiler.Böylece Güney Marmara,Ege,İç Anadolu,Suriye,Irak,Ürdün ve Filistin’de yeni Çerkes yerleşimleri oluşmuş oldu.Bunlara 1864,özellikle 1880 sonrasında Kafkasya'dan göç edenler de eklenmiş oldu.
Bu arada 1877’de Abhazya’ya çıkartma yapan Osmanlılar,Abhazya’yı boşaltırken isyancı Abhazları da beraberlerinde getirip Sakarya,Düzce,Sinop ve Samsun illerine yerleştirmişlerdir.Abhazya,ekonomik ve politik güçsüzlükk nedeniyle kendi diasporasına henüz el uzatamamaktadır.
Çerkesler Türkiye’de anadilinde eğitim ve yayını başlatmışlardı.Ancak Türkçü/ Kemalist rejim,Çerkesçe dahil,Türkçe dışındaki dillerde eğitim ve yayını yasaklamış,okulları kapatmıştır.Şimdi,12 Haziran seçimlerinden sonra demokratik bir anayasanın kabul edilmesi ve demokrasinin gelişmesi beklenmektedir.
Çerkeslere düşen yakın bir görev,12 Haziran seçiminde Türkçü kişi ve partilere asla oy vermemek olmalıdır.
***
Sürülen Çerkesler bugün dil ve kültürünü yitirme tehlikesi ile karşı karşıyalar.Diasporada İsrail ve eski Yugoslavya (Sırbistan) dışında Çerkes dilinde eğitimi destekleyen herhangi bir ülke yönetimi olmamıştır.Lanet olsun o tür faşist yönetimlere!Arap ülkelerinde Türkiye’deki gibi dil yasağı yoktur,ama Çerkesler kendi hallerine terk edilmiş durumdalar.

***

Çerkes sorununun çözümü
Çerkesya’nın Karadeniz bölgesi kesin bir etnik temizlik ve deportasyona tabi tutulmuştur.Karadeniz bölgesi dışında bugünkü Krasnodar Kray sınırları içinde yaşamış olan Besleney,Mehoş,Mamh’ığ,Brakıy,Başılbey ve Tam gibi topluluklar da deportasyon yoluyla Türkiye’ye gönderilmişlerdir.
Şu durumda Krasnodar Kray sınırları içinde yaşayan Adıge ve Abaza kökenli topluluklara karşı etnik temizlik ve deportasyon suçları işlenmiştir.Krasnodar Kray ve Adıgey yöreleri,genel anlamda soykırım topraklarıdır.Bu suçlar zaman aşımına tabi olmayan ve insanlığa karşı işlenmiş olan suçlar kapsamına giriyorlar.Topluca söyleyecek olursak,Rusya Adıge ve Abaza (Abazin) toplumuna karşı,tartışma götürmeyecek bir biçimde soykırım suçunu işlemiştir.

Bugün önde duran görevler ise,soykırım,etnik temizlik ve sürgünü tanıtmak,Türkiye’deki demokratik mücadele içinde yer alarak,kimliğimizin tanınmasını ve anadilinde eğitim hakkını elde etmeyi gerçekleştirmeye çalışmak olmalıdır.

21 Mayıs,Çerkes halkı için bir diriliş gününe dönüştürülmelidir.Hepinizi 21 Mayıs günü saat 15,00’te Taksim’deki yürüyüş ve etkinliğe katılmaya çağırırım.
 
  Bugün 15 ziyaretçi (19 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol