adigehaber
  Adıg’e Cumhuriyeti 20 Yaşında
 

Adıg’e Cumhuriyeti 20 Yaşında
 


7 Ekim 2011

5 Ekim 1990,Adıg’e Cumhuriyeti’nin kuruluşunun ilân edildiği gün.O günden bu yana 20 yıl geçmiş bulunuyor.
Cumhuriyetin 20’nci kuruluş yılı nedeniyle dizi yazımıza ara vermeyi gerekli gördük.

Adıg’elerin kısa tarihçesi

Adıg’e/Çerkesler,sadece Adıg’ey,Şapsığ,Karaçay-Çerkes ve Kabardey-Balkar yörelerinin değil,tüm Kuzeybatı Kafkasya’nın,tarihsel adıyla Çerkesya’nın yerli halkıdır.Adıg’eler o yerlerin aborojinidir.Bu bir iddia değil,arkeoloji bilimi tarafından doğrulanan bir gerçektir.Örneğin,Adıg’ey ve Krasnodar Kray’da bulunan ve 6 bin yıl öncesine ait dolmenlerde (İsp evlerinde;ölü evlerinde) bugünkü Adıg’e aile işaretleri/damgalar (тамгъэхэр) bulunuyor.Çerkes izini silme amacıyla olmalı 1960’larda 2 binin üzerinde olan dolmen sayısı,tahrip sonucu bu günlerde 100’e düşmüş bulunuyor.
Meot,Sind,Zih,Kasog,vb Adıg’e ataları olarak bilinir.Adıg’eler Kimmer,İskit,Sarmat,Got,Alan,4.yüzyılda Hun,6.yüzyılda Avar saldırılarına uğradılar.Tam toparlanmak üzereyken de,13.yüzyılda Moğol saldırıları başladı.Bunu Altınordu,ardından Timur’un (1295) ve Kırım Hanlığı’nın saldırıları izledi.Saldırıların bir amacı da kârlı insan (esir) ticaretini ele geçirmek idi.Slaviyen,Kıpçak (Tatar),özellikle Çerkes çocukları esir pazarlarında para ediyordu.
Tatar yayılmasından gına getiren Kabardey beyleri 16.yüzyılda,bir anlaşmayla Rus korumasını benimsediler (1557).BöyleceKırım yoluyla yapılan Çerkes esir ticareti yön değiştirdi ve güneye,Türk limanlarına kaydı.
Daha sonra,1722’de Dağıstan prenslikleri/hanlıkları Rus korumasına alındı,18.yüzyıl sonlarında Kabardey,Osetya (1774) ve Kırım (1783) toprakları Rusya’ya ilhak edildi.1801-1813 yılları arasında Çerkesya dışında Kuzey Kafkasya’nın tamamı,Gürcistan ve şimdiki Kuzey Azerbaycan Rus yönetimine alındı.Güney Kafkasya’da tek prenslik olarak,Rusya korumasındaki Abhazya kaldı (1810).

****

Çerkes soykırımı ve sürgünü

1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda imzalanan 1829 Edirne Antlaşması ile,Osmanlılar Çerkesya üzerindeki “hükümranlık haklarını” Rusya’ya devrettiler.Ancak,Osmanlılara tâbi değil,müttefik olan Çerkesler hileli Edirne Antlaşmasını tanımadılar.
Çerkesler modern ulus olamamanın,daha doğru bir deyimle çağdaş gelişime ayak uyduramamanın gadrine uğramışlardı.Çerkesler,dünyaya inat,değişmemekte direniyorlardı.Yani zamana ayak uydurma gereğini yeterince kavrayamamışlardı.
1853-1856 Kırım Savaşı sırasında,Çerkesler tarafsız kaldılar,ancak bir Çerkes saldırısından çekinen Ruslar,askerlerinin önemli bir bölümünü Çerkeslerin karşısında,sınırda bağlı tuttular ve cepheye gönderemediler.Yani,uygulamada Rusların aleyhinde bir pozisyona düşmüş oldular.
Savaştan sonra büyük bir Rus dezenformasyonu başlatıldı.Dağlardaki bazı Çerkesler,kendilerinden zapt edilerek Rus yerleşimine tahsis edilen yerlere,öç alma ve Rus saldırılarına misilleme amacıyla saldırılarda bulunuyorlardı.Örneğin Şeyh Şamil'in Abzahlar arasındaki naibi Muhammed Emin,Kırım Savaşı öncesinde,oluşturduğu birliklerle (murtazıklarla) Rus mevzilerine 101 saldırıda bulunmuştu.Bu tür Çerkes saldırıları abartılarak basına yansıtılıyordu.Tabii ki “suçlu” bulunan taraf Çerkesler oluyordu.
Ruslar,tek yanlı boyun eğmeleri dışında Çerkeslere seçenek bırakmıyorlardı.ABD’nde yerli kabilelere karşı yürütülen askeri politikanın benzeri Çerkeslere uygulanıyordu.
1860’da,Kafkasya’daki Rus generalleri tarafından Karadeniz kıyısındaki Çerkeslerin Türkiye’ye sürülmesi hükümete önerildi.1860’da Çerkesya’nın doğudaki Kuban yöresi ile kıyıdaki Natuhay yöresi Rus yönetimine alınmıştı.Rus hükümeti generallerin sürgün önerisini benimsedi ve kapsamı genişletti.
Buna göre,Karadeniz kıyısındaki Çerkeslerin tümü ile daha doğuda,Kuban yöresininin dağlarında yaşayan Çerkesler Türkiye’ye göç ettirilecekti.Seçenek olarak da,bunlardan isteyenlerin,Kuban Irmağı ile Laba Irmağının solunda bulunan düzlüklere yerleşmelerine izin verilecekti.O zamanlar bu ırmak boyu düzlükler,sıtma yatağı ölüm tarlaları niteliğinde idiler.Ayrıca büyük bir nüfusu (ulusu) alacak kapasitede (genişlikte) de değildiler.
Yani,ikinci şıkkın gerçekleşmesi olanaksızdı ve bir aldatmacaydı.Çünkü Karadeniz kıyısındaki Çerkesler,isteseler bile,o zamanki olanaklarla,sıradağları aşıp uzaktaki Kuban düzlüklerine ulaşıp nasıl yerleşebileceklerdi?Maddi olanakları var mıydı?Ayrıca,bu insanlara,karar vermeleri ve toplanmaları için 20 gün ya da 30 gün gibi çok kısa süreler tanınıyordu.Süre dolunca da,askerler sivil nüfusu kıyıya sürüyor ve Türkiye'ye gönderilmek üzere gemilere dolduruyorlardı.
Türkiye kıyılarında (Batum,Trabzon,Ordu,Samsun,Sinop,şimdiki Akçakoca,Varna,Köstence,vb) Çerkesya’dan gelecek göçmenler için kamplar kurulmuştu.Çerkes nüfus,1864 yılının nisan ve mayıs aylarında, özellikle de haziran ayında,yani çok kısa bir zaman dilimi içinde Çerkesya kıyılarından karşıdaki Osmanlı kıyılarına taşındı.Haziran ayı sonlarına doğru Çerkesya’nın Karadeniz kıyılarında tek bir Çerkes yerleşimi bile kalmamış,ülke insanızlaşmıştı.


Çerkesler,25 Haziran 1861’de Soçi’de oluşturdukları Milli Meclis yönetiminde direnişe geçtiler.Meclis’in son toplantısının Mayıs 1864’te Kbaada’da (‘1эткъуадж’-‘Atkuac’;şimdi-Krasnaya Polyana) yapıldığı biliniyor (Bkz.Nıbe Anzor,Çerkes Meclisi’nin 150’nci Kuruluş Yılı…,internet).
21 Mayıs 1864’te Rusların Kbaada’daki Hıristiyan Ortodoks ayini ve askeri geçit töreni ,Milli Meclis’in Kbaada'daki son toplantısına verilmiş bir yanıt olabilir.Şimdi,Çerkes Meclisi’nin (Milli Meclis’in) bu son toplantı yerinde,Kbaada’da,Soçi 2014 Kış Olimpiyatları oynanacaktır.
Çerkes direnişi sırasında ne kadar insan ölmüştür?Bilinmiyor ancak 500 bin üzeri bir insanın ölmüş olabileceği tahmin ediliyor.Bu da 2 milyon olan Çerkes genel nüfusun dörtte biri anlamına gelir.
1864’te,Rusların gösterdiği yerlerde öteden beri oturan Adıg’e toplulukları vardı (Bjeduğ,K’emguy, Kabardey,vb).Bu toplulukların yakınına kıyıdan ve dağlardan sürülen Adıg’eler de yerleştirildiler.Kuban ve Laba ırmakları sol yakasındaki Çerkeslerin toplam sayısı,1864 yılında 50 bin ile 80 bin arasında tahmin ediliyordu (Bkz.‘Adıg’e Cumhuriyeti’-Vikipedi).
1864-1897 yılları arası yaklaşık 30 yıllık bir dönemde Kuzey Kafkasya halklarının nüfusu iki kat ya da üzeri artmıştır.Buna karşılık,1864'te Kuban ve Laba ırmakları soluna yerleştirilen ya da oralarda yaşamakta olan, toplamı 80 bin olarak düşünülen Adıg’e sayısı,30 yıl içinde yarı yarıya azalmış,1897'de 40 binlere düşmüştür.Çünkü Ruslar,bu Adıg’eleri de aralıksız Türkiye’ye göçe zorlamak biçiminde bir azaltma politikasını uyguluyorlardı (Bkz.Tamara Polovinkina,‘Çerkesya Gönül Yaram’;Adıg’e Cumhuriyeti-Vikipedi).Örneğin,Kasım 1889'da,Rus hükümetince, bu yerlerden 24 bin Çerkes'in Türkiye'ye göç ettirilmesi kararı alınmıştı.Ancak Osmanlı hükümeti 9 binden çok Çerkes göçmeni kabul etmeyince göç ettirme süreci kesintiye uğradı.Bugünkü Adıg’ey'in ayakta kalması,bu kabul etmemeye dayalıdır.
***

İç Savaş ve özerklik

1917 Ekim devrimi ile,Rusya’da sosyalist iktidar kuruldu.Çarlık taraftarları ile karşı devrimciler,Batılı ülkelerden destek alarak,sosyalist iktidara karşı ayaklandılar.Üç yıl süren bir iç savaş yaşandı.Adıg’eler iki cephe arasında kaldılar ve ağır kayıplara uğradılar.
Mart 1920’de karşı devrimciler Kuzey Kafkasya’dan çıkarıldılar.Okullarda Adıg’ece eğitime doğru ilk adımlar atıldı.Devrimin lideri V.İ.Lenin (1870-1924), ‘azınlık uluslara daha fazla özerklik ve büyüğün aleyhine daha fazla hak verilmeli,böylece pratikte var olan ve azınlıklar aleyhine işleyen eşitsizlik,bir ölçüde de olsa dengelenmiş olacaktır’ diyordu.
1922’de Karaçay-Çerkes,Kabardey-Balkar ve Adıg’e özerk oblastları (il),1924’te de Tuapse merkezli Şapsığ Ulusal Rayonu (özerk ilçe) kuruldu.Sadece Adıg’e/Çerkeslere değil,tüm Sovyet halklarına özerklikler ya da azınlık hakları tanındı.
Bu oluşum,yani Sovyetlerin getirdiği haklar, dünya halkları ya da insanlık tarihinde bir ilktir.
27 Temmuz 1922’de kurulan Adıg’e Özerk Oblastı’nın (il) yüzölçümü 2,660 km.kare,merkezi şimdiki Krasnodar kenti,nüfusu da 113,481 idi (1926).Nüfusun 50,821’i Adıg’e idi (yüzde 44,8).
Oblast ilkin doğrudan merkeze (Moskova’ya) bağlıydı.2 ağustos 1924 ile 28 aralık 1934 arası ‘Kuzey Kafkasya Kray’ yönetimine bağlandı, o tarihten 13 eylül 1937’ye değin de Azak-Karadeniz Kray’a bağlı kaldı.
10 nisan 1936’da Adıg’ey’in merkezi Maykop’a taşındı,bu arada Cece ilçesi (Giaginski rayonu) de Adıg’ey’e verildi,yüzölçümü 3,900 km.kareye ulaştı,özerk yöre (oblast;xeku) yeni oluşturulan Krasnodar Kray’a bağlandı.

28 nisan 1962’de Krasnodar Kray’ın Tulski ilçesi de (şimdiki-‘Maykop rayonu’) Adıg’ey’e bağlandı ve yüzölçümü iki kat arttı- 7,800 km.kare oldu.



Adıg’ey’in Büyüme Süreçleri

***

Nagorno Karabağ:Özerk oblast’tan özerk cumhuriyete

1979 nüfus sayımına göre Adıg’ey’de 86,388 Adıg’e’ye (yüzde 21,4) karşılık 293,640 Rus (yüzde 68) nüfus bulunuyordu.Rus nüfus Adıg’e nüfusun 3,4 katı idi.
Adıg’eler bir azınlık ulus (нация) sayılıyorlardı ve bir tür erimeye (asimilasyona) terk edilmiş durumdaydılar.
Son Sovyet şefi L.Brejnev,gerisinde çökmüş bir ekonomi bırakarak öldü.Sovyetler kapalı bir ülke olduğundan dünya bu çöküşü fark edemedi.
1985’te M.Gorbaçov başa geçti ve reformları başlattı.Rus olmayan topluluklar üzerindeki baskılar gevşetildi.Örneğin,Gorbaçov’dan önce,Adıg’ey’de Adıg’ece isteğe bağlı olarak haftada bir ders saati biçiminde okutulan bir yardımcı ders düzeyine düşürülmüştü.Adıg’ece dersi,daha çok,bilmeyenlere Rusça öğretme amaçlı olarak işleniyordu.Ulu orta Adıg’ece ya da azınlık dillerini konuşanlar Rus ırkçılar tarafından dövülebiliyor ve arabalardan atılabiliyordu.Tıpkı,generallerin Türkiye’sinde olduğu gibi.
Gorbaçov döneminde uluslara yeniden bir değer verilmeye başlandı.Adıg’ece ve tüm yerel diller ilk dört sınıfta tüm derslerde okutulur olmuştu. “Ağabey ulus” sayıldığı için Ruslar diğer ulusları,bu arada Adıg’eleri de “aşağı” görüyor,Adıg’ece öğrenmiyorlardı.Oysa Lenin döneminde Ruslar da Adıg’ece öğreniyor,Adıg’e sınıflarına yazılıyor,Adıg’ece kamusal alanda da kullanılıyordu.Sıradan Ruslar Adıg’elerle uyum içinde yaşıyorlardı.Gorbaçov döneminde Adıg’e toplumu da,diğerleri gibi toparlanmaya, kendine gelmeye başlamıştı.
Böylesine bir ortamda,1988’de Nagorno Karabağ (Dağlık Karabağ) sorunu ve Azeri-Ermeni çatışmaları patlak verdi.
Sovyet hükümeti,Nagorno Karabağ’a ve diğer etnik sorunlara çözüm getirmek için,bir dizi önlem alma,bu arada deneme niteliğinde Adıg’ey’i özerk cumhuriyet yapma kararını aldı (Bkz. ‘İsrail’den Nepsev Yahya ile Eski Bir Görüşme’,internet).
Moskova’dan verilen direktifler doğrultusunda olmalı,1990'da,Adıg’e Halk Kongresi,Adıg’e Özerk Oblastı Parlamentosu’nun egemenlik ilân etmesini ve cumhuriyet kurma kararı almasını istedi.Talep doğrultusunda Adıg’ey Parlamentosu 5 ekim 1990’da cumhuriyet kurma kararı aldı.O zamanki Adıg’e Özerk Oblastı parti sekreteri olan Carıme Aslan,herhalde durumu bilmediğinden,Rus çoğunluğun kabul etmeyeceğini düşünerek,cumhuriyet kurma talebinin parlamentoya sunulmasına taraftar olmamıştı.Oysa, Moskova kararını çoktan vermişti:Adıg’ey bir özerk cumhuriyet olacaktı.
Adıg’ey,önce Krasnodar Kray’dan ayrıldı ve doğrudan Moskova’ya bağlı özerk oblasta dönüştü.
Rus Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti Parlamentosu da,3 temmuz 1991’de Adıg’e,Karaçay –Çerkes,Altay ve Hakas oblastlarının özerk cumhuriyet olmaları için bir paket yasa çıkardı.Amaç,demokratikleşme yoluyla Birliği (SSCB)
kurtarmaktı.Ancak,geç kalınmıştı.Sovyetlerin sabıka kaydı temizlenir/bağışlanır cinsten değildi,Sovyetler ‘modern’ bir “Uluslar Hapishanesi’ne” dönüşmüştü.
Aralık 1991’de Sovyetler Birliği dağıldı,Adıg’ey de,Rusya Federasyonu devlet yapısı içinde kaldı.

***

Çeçen Savaşı ve Sonrası

RF'de,önce bir ‘Federasyon Sözleşmesi’ imzalandı. Sözleşme, cumhuriyet, kray,oblast ve özerk okrugları,bu birimlerin tümünü temsilde eşit birimler olarak kabul ediyordu.Durumun daha kötüye gitmesi ise,Başkırdistan’ın itirazı ile önlenmişti.Çeçen-İnguş ve Tataristan cumhuriyetleri Sözleşme’yi imzalamadılar.Çeçenler bağımsızlık ilânında bulunmuşlardı.Tataristan daha sonra Sözleşme’yi imzaladı.
25 aralık 1993’te yürürlüğe giren RF anayasası,özgürlükler ve küçük uluslar açısından beklentileri karşılamıyordu.Acayip bir federasyondu bu.Yine de cumhuriyetlere geniş sayılabilecek hak ve yetkiler tanınıyordu.
Örneğin,cumhuriyetler egemen devlet ve kendi isteğiyle federasyona katılmış birimler olarak kabul ediliyorlardı.

Çeçenya, 1 kasım 1991’de bağımsızlık kararı almıştı.RF Devlet Başkanı Boris Yeltsin,Cohar Dudayev (1944-1996) önderliğindeki Bağımsız Çeçen iktidarını içeriden yıktırmayı denedi.Başarısızlık üzerine Yeltsin, Çeçenya’ya saldırı emri verdi.Başarısızlığa uğrayan ve ağır kayıplar veren RF askerleri,Çeçen savaşçılar tarafından Grozni'de kuşatma içine alındı.RF,Grozni'yi, büyük bir Rus nüfusu ve kendi askerleri ile birlikte yok etmeyi göze alamadı.31 ağustos 1996’da Hasavyurt Barış Antlaşması imzalandı ve savaşa son verildi.Rus askerleri Çeçenya’dan çekildiler.Çeçenya 5 yıllık bir geçiş süreci sonunda referandum yoluyla geleceğini belirleyecekti.
***

Çeçenya’da serbest seçimler yapıldı.Devlet başkanlığına,o zamanki Çeçenya Genelkurmay Başkanı olan Albay Aslan Maşodov (1951-2005) seçildi.Ancak ekonomik güçlük baş gösterdi,Rusya,anlaşma gereği taahhüt ettiği para ve yardımları vermedi. Ülke anarşi ve iç çatışma içine düştü.Kargaşalı bir ortam sürerken,Şamil Basayev (1965-2006) ve Ürdünlü Hattab komutasındaki dinci militanlar Aslan Maşadov yönetimini dinlemediler,RF’nin gücünü küçümseyerek, RF’ye bağlı Dağıstan’a girdiler ve oradaki dinci çevrelerle birleştiler.Bunu gerekçe gösteren RF güçleri Yeltsin’in emriyle Çeçenya’ya girdiler,böylece İkinci Çeçen Savaşı başlamış oldu (Ekim 1999).Çeçenya,birkaç ay içinde RF güçlerince kontrol altına alındı.

***

Haklarda budama

Çeçen Savaşı ve süreç, beraberinde etnik hakları budamayı da getirdi:

-Cumhuriyetlerin egemenlik hakları kaldırıldı.
-Adıg’e Cumhuriyeti’ndeki Adıg’ece tanıtma yazıları da kaldırıldı,tanıtma yazıları Rusça,diğer RF cumhuriyetlerinde de öyle imiş.
-Adıg’ece eğitim daraltıldı,haftada 1-2 saatlik seçimlik derse düşürüldü (tam bir belirlilik de yok).Adıg’ece,kentlerde Rusça üzerinden,Rus ve Adıg’e karma sınıflarda ‘öğretiliyor’.
-Devlet başkanı seçilmek için,başlarda Adıg’ece’yi bilmek zorunluydu,kaldırıldı,Rusça’yı bilmek yeterli sayılıyor.
-Cumhuriyetlerde kullanılan devlet başkanı (Prezident) ünvanı kaldırıldı,’cumhuriyetin başı’ anlamında ‘lışha’ (л1ышъхьа;Kabardey’de ‘1эшъхьатет’-‘1эщхьэтет’) adı kabul edildi,’lışha’, Moskova’dan atanır oldu.
-Önceleri Adıg’e Cumhuriyeti yasa ve kararnameleri iki dilde,Rusça ve Adıg’ece olarak yayınlanıyordu,şimdi sadece Rusça yayınlanıyor.
-Parlamentoda sadece Rusça konuşuluyor.
-İlkin RF ve cumhuriyetler yurttaşlığı vardı,şimdi sadece RF yurttaşlığı var.
-Cumhuriyetler diasporadaki soydaşlara sınırsız oturma izni,cumhuriyet yurttaşlığı veriyorlardı.Şimdi tüm yetki federal merkezde,süreç zorlaştırılmış durumda.
-Cumhuriyetler dış temsilcilikler açabiliyorlardı,şimdi bu da yok…
Listeyi uzatmak olanaklı.

Genel ekonomik ve sosyal çöküşü,durgunluğu,yoksulluğu,yarım gün ya da çeyrek gün çalışmayı ise, sözkonusu etmiyoruz.O konular genel bir sorun.Zengin azınlık ile yoksul kitleler arasındaki makas da gittikçe açılıyor ve büyüyor.

***

Olumlu yanlar

-Adıg’e Cumhuriyeti ve tüm cumhuriyetler (hepsi 21 cumhuriyet) firesiz ayaktalar,fire özerk okruglarda yaşandı.Özerk okrug sayısı 10’dan 4’e indi.
-Cumhuriyetler anayasal olarak varlıklarını koruyorlar.Cumhuriyetin başılığı (lışha),parlamento ve hükümet kurumları varlar.
-Adıg’ece minik bir medya da var (Gazete,dergi,radyo ve televizyon yayını,vb).
-Kültürel kurumlar var:
Adıg’e Devlet Üniversitesi,Maykop Devlet Teknoloji Üniversitesi,yüksek lisans ve doktora olanağı,Öğretmen İhtisas Okulu,AC Sosyal Bilimler Araştırma Enstitüsü,Adıg’e Cumhuriyeti Ulusal Müzesi,Doğu Ulusları Müzesi Adıg’ey Kolu ya da toplam 8 üst (devlet) ve 23 yerel müze.Adıg’e Ulusal Müzesi,eşsiz ya da değeri yüksek arkeolojik,etnografik ve doğal koleksiyona (70 bin üzeri müze eşyasına) sahiptir (Bkz.Mamırıko Nuriyet,’Adıg’ey Ulusal Müzesi’,internet).Arkeolojik kazı çalışmaları sürdürülüyor,ama yoğun bir kaçakçılık ve dolmenler örneğinde olduğu gibi korkunç bir tahribat da var.
-Adıg’e Ulusal Tiyatrosu,Adıg’e Senfonisi,vb.
-Dans ve şarkı toplulukları,vb cumhuriyetin artı hanesine yazılabilecek şeylerdendir.

***

Gelecek

Adıg’ey’de,şimdilerde yüzde 25 oranında bir Adıg’e nüfus var:440 bin nüfusun 110 bin kadarı Adıg’e.30 bin Adıg’e Krasnodar Kray’da,50 bini Karaçay-Çerkes,500 bin Adıg’e de Kabardey-Balkar’da yaşıyor.Adıg’elerin çoğunluğu ise soykırım ve sürgün politikaları sonucu olarak diasporada bulunuyor.

Adıg’eler arasında,genel anlamda bir araya gelme,anayurtta yeniden toplanma gibi görüşler var,gittikçe de taraftar topluyor.

Ancak koşullar elverişli değil.RF makamları Adıg’e/Çerkeslere soykırım,etnik temizlik ve toplu sürgün uygulandığını yadsıyorlar.Bu son iki suç da (etnik temizlik ve toplu sürgün),şimdi soykırım kapsamına giriyor.
Buna karşılık bazı yakınlaşma belirtileri de var.RF Parlamentosunun bazı yetkili üyeleri ile diasporadan bazı temsilciler arasında yapılan görüşmeler örneğinde olduğu gibi.

Gerek anayurtta ve gerekse diasporada RF politikalarına karşı aktif politikalar gelişme eğiliminde.Türkiye’de binlerce genç,anayurduna karşı daha duyarlı hale gelmiş durumda.Ankara ve İstanbul'daki kınama yürüyüşleri ve etkinlikler bunun göstergelerinden.

Bize göre yakın bir gelecekte RF ve diaspora ilişkilerinin olumlu yönde gelişmesi,RF’nin demokratikleşmesine ve Çerkes Soykırımı’nı tanıması oranında sözkonusu olabilir.

RF’de yakın bir gelecekte bir demokratikleşme olabilir mi?Bilemiyorum.

Her halükârda Çerkeslerin barışçı yöntemler dışına çıkmamaları,sorumlu davranmaları,kendilerini harcatmamaları ve RF’deki demokratik gelişmelere destekçi olmaları akılcı olacaktır.

Bu gibi görüşler eşliğinde Adıg’e Cumhuriyeti’nin 20’nci kuruluş yılı kutlu olsun diyorum…

Not:Yazı ve çevirilerimin bazılarını Kafkas Diasporası,Cherkessia.net,Adıg’ehaber internet sitelerinden ve 'Jıneps' gazetesinden de izleyebilirsiniz.



 
  Bugün 50 ziyaretçi (69 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol