adigehaber
  Dönüş, Geçmişi, Şimdiki Durum ve Sorunlar...
 

Dönüş, Geçmişi, Şimdiki Durum ve Sorunlar…

 

12 Aralık 2012
 

Çerkes soykırımı ve sürgünü deyimlerini sık sıkkullanıyoruz. Komşu ülke Gürcistan Çerkes Soykırımını resmen tanıdı. Bu büyük bir politik destek. Ayrıca, günümüzde, Çerkesler arasında anayurt Kafkasya ya da eski Çerkesya topraklarına dönme arzusu gibi bir eğilim belirmiş bulunuyor. Konuya ilişkin çok sayıda yazı, makale, dahası kitaplar yayınlanmış durumda.

 

Çerkes soykırımı ve sürgünü nedir, nasıl olmuştur, bunun  başka örnekleri, özellikle çözüm örnekleri var mıdır? Bu gibi sorulara yanıt aramaya çalışacağız.

 

Geçmişte, 19. yüzyılda Çerkesya, diğer Kuzey Kafkasya  ülkeleri, Abhazya ve Gürcistan’ın Acara yöresinden Türkiye’ye yönelik görece büyük nüfus akışları da yaşanmıştır. Rus istilâsı üzerine  Kırım’dan ve oraya bağlı topraklardan da nüfus akışları olmuştur. Ancak bu oluşumların hepsi aynı kategoride yer almaz. Bunları ayrı ayrı ele almak gerekir. Biz, kısaca, özellikle  soykırım ve sürgün olayı üzerinde durmaya çalışacağız.

 

Nogay Soykırımı

 

Soykırım 1783  yılında Kırım’ın Rusya’ya ilhakı sonucu yaşanmıştır. Rus hükümeti, Kuban Irmağının kuzeyinde, Azak Denizi’nin doğusundaki [şimdiki Krasnodar Kray'ın kuzey yarısındaki] topraklarda yaşayan Nogaylara ve hayvan yetiştiricisi göçebe Adıgelere yönelik toplu sürgün  kararı aldı (1783).

 

Bu insanlara kuzeydeki Ural Bölgesine gönderilecekleri (sürgün edilecekleri) kararı tebliğ edildii.  Nogaylar karara karşı ayaklandılar ama ayaklanma katliam yoluyla bastırıldı, sonuç olarak bölge yerli nüfusundan tamamen, son bireyine değin temizlendi. Bu bir Soykırım/ etnik temizlik olayıdır (Daha geniş bilgi için bkz. Ç'ırğ Ashad, "Tehlike Kuzeyden Geliyordu", Cherkessia.net,Tarih).

 

Diğer yerlerdeki, örneğin daha önce Rus idaresine alınmış olan doğuda ya da  şimdiki  komşu Stavropol Kray’da yaşayan  Nogaylar bu uygulamanın dışında kaldılar. Çünkü onlar, daha eski bir tarihten, 1770'lerden  beri Rusya yurttaşı olmuşlardı.

 

 

Çerkes Soykırımı

 

Kırım Savaşı (1853-1856) sırasında Müttefik donanması (İngiliz,Fransız, vs)  Karadeniz’e çıktı. Bu da Rusya’yı yeni güvenlik önlemleri almaya yöneltti. Buna göre tehlikeli unsurların (Çerkes kabilelerinin) sınır bölgelerinden, özellikle de, olası saldırıların beklenebileceği Karadeniz kıyılarından uzaklaştırılmaları gerekli görüldü (1857 ve 1860).

 

O sıralar, 1850 ve 1860'larda, Çerkesler, Rusya açısından herhangi bir tehdit ya da tehlike oluşturmuyorlardı (bkz. Çuvıç Anjel,"Kırım Savaşı ve Ertesindeki Çerkeslerin Tarihi", Cherkessia.net,Tarih). Çerkesler Kırım Savaşı sırasında tarafsız kalmışlardı.

 

1860 yılında, mevcut olan bir tehlike nedeniyle değil, gelecekteki olası tehlikeler düşünülerek, sırf stratejik nedenlerle Karadeniz kıyısındaki  Çerkeslerin Türkiye’ye sürülmeleri gizli kararı alındı. Bu sıralarda bu politikanın alt yapısının oluşturulması çalışmaları da yürütülüyordu, bu iş için Rus generali Loris-Melikov İstanbul'a gönderildi, nüfus transferi konusunda  Türkiye ile geniş bir mutabakata/ konsensüse varıldı (1859).

 

Sürgüne konu olacak, boşaltılacak olan bölge, 1860 yılı başlarında henüz Ruslarca işgal altına alınamamış olan Karadeniz kıyısındaki Bağımsız Çerkesya topraklarının tamamıydı. O dönemde eski Çerkesya'nın daha doğuda bulunan yöreleri  (şimdiki Adıgey, Karaçay-Çerkes ve Kabardey-Balkar) Rusya’nın yönetimi altındaydı.

 

1859’u 1860’a bağlayan kış aylarında tutum değişikliği, politik kayma olmuş, Natuhaylara ilişkin politika, Çerkeslere yönelik bir dış sürgün (deportasyon) politikasına dönüşmüştü- 1860 (Daha geniş bilgi için bkz. Çuvıç Anjel, "Kırım Savaşı ve Ertesindeki Çerkeslerin Tarihi", Cherkessia.net, Tarih). Sürgüne konu olacak olan bu alanda, Karadeniz kıyılarında Natuhay, Şapsığ, Hak’uç, Vıbıh ve Ciget kabileleri yaşıyorlardı.

 

Eylül 1861’de Çar II.Aleksandr, Rus yönetimindeki Kuban oblastına geldi ve ek olarak, 1859’da Rus yönetimine alınmış olan, kıyıdan uzakta ve sıradağların doğu yakasında bulunan Abzah yöresi için de boşaltma kararı verdi. Böylece sürgün yapılacak alan genişletilmiş ve kesinleştirilmiş oldu.

 

Soykırım, etnik temizlik ve toplu sürgün kararı, sınırları çizili olan bu bölge ile sınırlı tutuldu. Diğer yerleri Rus resmi sürgün kararı ile ilişkilendirmek  doğru olmaz. Çünkü diğer Kuzey Kafkasya yöreleri o sıralar Rusya yönetimi altındaydılar. Cezaya/ sürgüne konu olan bu bölge, 13 Haziran 1861’de kurulmuş olan Soçi Meclisi (Büyük Özgürlük Meclisi) yönetiminde bulunan ve direnmekte olan Bağımsız Çerkesya  toprağı idi.

 

1862’de bu bölgeyi boşaltma içerikli etnik temizlik harekâtı başlatıldı, harekâtın başarıyla tamamlandığı ve Çerkes nüfusun Türkiye'ye gönderilmekte olduğu bilgisi 21 Mayıs 1864’te, şimdiki Krasnaya Polyana (Atkuac/ Kbaada) beldesinin bulunduğu yerde bir dini ve askeri tören yapılarak dünyaya duyuruldu.

 

Tören yapılan bu yerde, Krasnaya Polyana'da, soykırım, etnik temizlik  ve sürgün olayının 150.yılında  2014 Soçi Kış Olimpiyadı yapılacak. Soykırım, etnik temizlik ve sürgün olayı sonucu, söz konusu Bağımsız Çerkesya toprağında tek bir  Çerkes yerleşimi bırakılmadı. Bir halk, binlerce yıldan beri üzerinde yaşadığı öz toprağından süngü gücüyle söküldü ve toplu halde, son bireyine değin oralardan çıkarıldı ve üçüncü bir ülkeye (Türkiye’ye) atıldı.

 

Çerkes köylerinin tamamı verilen emir gereği Rus askeri birlikleri tarafından ateşe verilerek yakıldı. Bu  olay, bir soykırım, etnik temizlik  ve bir dış sürgün (deportasyon) olayıdır.Tarihte bir benzeri olay var mıdır? Bilemiyorum.

 

Bu bir göç olayı da değildir. Benzeri bir olay, olsa olsa  Milat öncesinde, Yahudilerin Babil’e sürülmesi olayı olabilir. O da Babil yönetimine girmiş olan bir alandan/ Filistin'den ve Suriye çöllerinden Babil'e yapılmış olan geçici bir iç sürgün olayı olma özelliğindedir. Yahudiler Roma İmparatorluğu döneminde çıkardıkları bir ayaklanma nedeniyle Filistin topraklarından  kovulmuşlardır. Bu son durum Çerkeslerinkine benziyor.

 

 

 

Siyasal göç, kaçırtma olayı nedir?

 

Devletler azınlık nüfusunu azaltmak için, geçmiş tarihlerde değişik politikalar uygulamışlardır. Katliam, teşvik, tam aksine korkutup kaçırtma, değişik baskılar gibi nedenlerle göç ettirme olayları  yaşanmıştır.

 

Kuzey Kafkasya ülkelerinden, Kırım ve Balkan ülkelerinden Türkiye’ye yaptırılan göçler bunlardandır. Çerkes sürgünü bu kategoriye girmez, çok daha ağırıdır. Bu tür göç ettirmeler belli bir coğrafya nüfusunun tamamını kapsama niteliğinde olmuyor. Yerli nüfusun bir bölümü, bir biçimde evinde kalabiliyor. Yukarıdaki Çerkesya örneği dışındaki Kuzey Kafkasya nüfusu da, büyük ölçüde  yerinde, kendi köyünde ya da evinde  kalmıştır.

 

Katolik İspanya yönetimi döneminde, İspanya Müslümanlarından dışarıya göç etmeyen büyük bir nüfus, anlaşmalı olarak yerinde kalmış, değişik baskılara rağmen bu nüfus uzun süre (yüz yılı aşkın bir süre) kimliğini, Müslüman olma özelliğini koruyabilmişti.

 

İkinci Dünya Savaşı sırasında, Çerkes nüfusunu, stratejik nedenlerle  kıyıdan temizleme amacıyla, 1943’te, Karadeniz kıyısındaki Şapsığ Ulusal Rayonu’nun kaldırılması kararı alındı. Karar rayon yürütme komitesi tarafından alınmıştı. 1945’te ya da iki yıl sonra yerel yönetimce alınmış olan bu karar üst yönetimce onandı (bkz. "Şapsığ Ulusal Rayonu", Vikipedi).

 

Gizli yazışmalar ve gerekçeler gizli tutulduğu  için sorun ve iki yıllık gecikmenin nedeni henüz tam bir açıklığa kavuşmuş değil, o kanıdayım. O yıllardaki uygulamalara bakarak, belki  bir kıyaslama yapabiliriz. Buna göre, Şapsığlar kıyıda, sınırda yaşamakta olmaları, yani stratejik nedenlerle tehlikeli görülmüş ve Sibirya’ya sürülecek halklar listesine alınmış olmalılar. Ancak sayı azlığı ve Almanların gerilemekte olması gibi etkenler sonucu karar değişikliğine gidilmiş, bir tarihe kadar Şapsığlardan Sibirya'ya sürülenler sürüldükleri  yerlerde kalmış, henüz sürülmemiş olanlar için sürülme  durdurulmuş olmalı.

 

Stalin’in Rus generallerinin ısrarcı tutumlarına karşın Adıgelerin sürülmeleri önerilerine karşı direndiği söyleniyor.

 

O yıllarda 50 küçük Sovyet halkı (Şapsığlar da dahil) cezalandırılmış, 10 Sovyet halkı da Sibirya’ya (Kazakistan, vs) sürülmüştür. Kazakistan ya da Kırgızistan’a sürülmüş olmanın halk dilindeki karşılığı Sibirya'ya sürülme idi (Sıbırım raşığexer/ Сыбырым ращыгъэхэр).

 

Bu tür sürgünler, aynı ülke/ aynı devlet sınırları içinde uygulanan toplu sürgün olayları örneklerindendir.

 

Osmanlı Devleti'nin son döneminde ve Türkiye'de de azınlıklara yönelik benzeri baskı ve olaylar yaşanmıştır.

 

Tercihli  göçler

 

1878 Berlin Antlaşması gereği, Batum kenti ve çevresi ile  Kars ve Ardahan dolayları Osmanlı Devleti tarafından Rusya’ya bırakıldı. Buradaki Müslüman nüfusa (Türk, Gürcü, Laz, Hemşinli, vb) yerinde kalma (Rusya vatandaşlığı) ya da Türkiye’ye göç etme, bir tercihte bulunma  hakkı tanındı. İngiliz koloni yönetiminin kurulması üzerine, 1924'te Kıbrıs'ın  Müslüman nüfusuna da yerinde kalma ya da Türkiye’ye göç etme hakkı ve bir yıllık süre tanınmıştı.

 

1878'de Berlin Antlaşması gereği, Balkanlardaki Çerkes nüfus da Osmanlı Devleti'nin Avrupa dışı topraklarına transfer edildi.

 

Çerkes sürgününün diğerlerinden farkı

 

1860’lı yılların Bağımsız Çerkesyası  nüfusuna, bir biçimde toprağında kalma, makul bir süre  ya da bir tercihte bulunma hakkı tanınmadı. Çerkes nüfusuna etnik ve tarihsel bağı olmayan bir üçüncü ülkeye/ dış bir ülkeye/ Osmanlı İmparatorluğu topraklarına göç etme zorunluluğu dayatıldı ve uygulandı. Bu uygulama, günümüz hukukuna/ uluslararası hukuka göre insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamına giriyor ve bu suçun zamanaşımı da yoktur, en azından ahlaki düzeyde bir zamanaşımı yoktur.

 

Sonuç olarak 2 milyon Çerkes’in 500 binden çoğu Ruslarca öldürülmüş, bir o kadarı da sürgün yollarında ve sürgüne bağlı nedenlerle yaşamını yitirmiştir. Sayılar kabul görmüş ortalama rakamlardır...

 

 

Rusya, dönüşe izin vermiş midir?

 

Türkiye’ye yerleşen Çerkesler içinden yeniden anayurda dönüş yolunu arayanlar hep çıkmıştır. Örneğin 1872’de 6,500 Çerkes’in imzaladığı dönüş talebi içerikli bir dilekçe İstanbul Rus Sefaretine verilmiş, dilekçe o zamanki Rus başkenti St.Petersburg’a gönderilip Çar II. Aleksandr’a sunulmuştur. Çar, "Söz konusu bile edilemez" alt yazısıyla talebi reddetmiştir.

 

Çar'ın dikte ettiği bu devlet politikası günümüzde de aynen yürürlüktedir.

 

Daha sonra, zaman zaman, küçük konjonktürel değişimler olmuştur. Örneğin, 1967 Arap- İsrail Savaşı sonucu, Golan’ı terk etmek zorunda kalan Suriyeli Çerkeslerden, aklımda kaldığı kadarıyla 40 kadar aile ya da kişi, Kabardey-Balkar’ın talebi - belki Suriye yönetiminin de izin vermesi- üzerine Kabardey’e yerleşmiştir.

 

1998’de de Kosova’da Sırp- Arnavut Savaşı tehlikesi karşısında 200’den az sayıda Çerkes, Rusya Federasyonu Merkezi yönetimi tarafından tahliye edilerek Adıgey’e getirilmiş, onlar için bugünkü Mafehable köyü kurulmuştur. Bu oluşumda Adıge Cumhuriyeti'nin o zamanki Devlet Başkanı Carıme Aslan'ın diplomatik başarısı da etkili olmuş olmalı...

 

Daha sonra Kuzey Kafkasya halkları, bu arada Adıgeler de, üst yönetimler katında itibar kaybına uğramış olmalılar.

 

Yukarıdaki iki oluşum dışında, 150 yıl boyunca toplu bir dönüş olayı yaşanmamış, böyle bir şeye izin de verilmemiştir. Ancak bireysel dönüşler görülmüştür.

 

Suriyeli Çerkeslerden dönenler de bireysel anlamda anayurda girmişlerdir. Suriyelilerin geleceğinin ne olacağını/ akıbetini  zaman gösterecek. Suriyelilere ve topludönüşe ilişkin olarak, kendi de bir dönüşçü olan Bülent Jane, facebook’taki bir yorumunda şunları söylüyor: “Suriyelilerin ilk dönüş talepleri geldiğinde 'üst kademelere yakın birisi; "duyumlarımıza göre kitle dönüşüne izin vermeyecekler, yolu kapamazlarsa şükredin" demişti....”

 

Olayların gelişimi yukarıdaki bilgiyi somut anlamda da doğrulamış bulunuyor.

 

Şu durumda konjonktür kitle ya da toplu dönüşe uygun değildir. Toplu Çerkes dönüşüne izin verilmiyor. Bunu bilmeliyiz. Rusya Federasyonu toplu dönüşü Rus etnik soyu mensupları/Ruslar ile sınırlı olarak kabul ediyor. Bunun ötesinde söylenecek olanlar doğru olmaz. Bunu da bilmeliyiz.

 

İki alternatif

 

Tarihte geri dönüş örneği yapmış tek halk Yahudilerdir. O da, büyük Yahudi sermayesinin ve İngiltere'nin destek ve korumasında yapılmıştır.

 

Dönüş, Alman  Nazi soykırımından kaçış biçiminde İkinci Dünya Savaşı süreci içinde, İngiliz yönetimindeki Filistin'e hızlı bir nüfus akışı biçiminde gerçekleşmiş, dönüş 1948 yılında İsrail Devleti'nin kurulmasıyla da kalıcılaşmıştır. Ancak, günümüzde, 14 milyon Yahudi'nin sadece 8 milyonu İsrail'dedir. Gerisi ABD ve diğer ülkelerdedir.

 

Yahudiler anayurtlarından uzakta yaşadıkları farklı ülkelerde sevilmeyen ve ayırıma tabi tutulmuş olan bir dini topluluktur.Uluslaşma İsrail ile gerçekleşmiştir. Çerkesler ise, Rusya dışında, her ülkede sevilmiş ve bulundukları ülkelere entegre olmuş olan bir nüfus.

 

Dolayısıyla dönüş sanıldığının tam tersine kolay olmayacaktır.

 

Bugünün gerçeklerine dönecek olursak, Çerkesler açısından kitle dönüşü yapılamıyor. Rus,  kitlesel anlamda dönüşlere (Rus olmadığı sürece) izin ve maddi destek vermiyor. Geride iki yol kalıyor. Birincisi bireysel dönüşü desteklemeye devam etmek. Bunun için yıpranmış, güven kaybına uğramış unsurları/ kişileri devreden çıkarmak, iyi sözcüler bulmak ve onların önderliğinde dönecek olanlara yardımcı olmak ve dönüşleri sürdürmek gerekir. Mesafe alınması çok zor, kolay bir iş  değil bu. Bireysel dönüş  için örgütlenmek ve sermaye de gerekir. Sermaye, konut ve iş yeri için gerekiyor. Ayrıca diasporadan da sürekli takviye  gerekiyor. Öncelikle her bir dönüşçü beraberinde maddi bir birikim götürmeli. Yerel Adıge yönetimlerinden, Moskova bastırmadığı sürece bir engel gelebileceğini düşünmüyorum. Engel, gelirse Moskova'dan gelir.

 

İkinci alternatif Rusya’yı soykırımı (ki zor, zaman ve büyük uğraş  ister), en azından (ve şimdilik) sürgünü kabul etmeye zorlamak, bunun için de uluslararası demokratik kuruluş ve platformların desteğini sağlamak gerekiyor.

 

Rusya büyük devletler ve uluslararası kamuoyu tarafından sıkıştırılacak olursa, en azından sürgünü kabul edebilir. Bunun için bugünkünden daha demokratik bir iktidarın gelmesi ve konjonktürün de elverişli olması    gerekir. O takdirde Çerkeslere çifte vatandaşlık hakkı doğar, RF Devleti garantisinde dönüşün yolu da açılmış olur. Şayet, bu şey   olabilirse,  Çerkeslerin ne kadarı anayurduna döner, bilinemez, onu da zaman gösterecektir.

 

Not. Makale Adigehaber ve Cherkessia.net sitelerinde deyayındadır.- hcy

 
  Bugün 53 ziyaretçi (72 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol