adigehaber
  Şapsığ Bayrağı
 
 

Şapsığ Bayrağının Geri Getirilişi

 27 Aralık 2011

 

  

Kafkas Savaşı sırasında kullanılan Şapsığ Bayrağı, 85 yıl önce Gürcistan başkenti Tiflis’teki Tarih Müzesi’nden alınıp Adıgey’e geri getirilmişti. Bayrağın geri getirilmesi, 1926’da, Adıgey’deki Adıgeler arasında büyük bir coşku ile karşılanmıştı. Bayrak, o zamanki Adıge Özerk Oblastı yürütme komitesi başkanı (vali)  olan Hahurate Şıhançerıye’nin (1) girişimiyle geri getirilmişti. Şu sıralar, konuya ilişkin olarak  kıdemli  öğretmen  Jane Aslan tarafından yazılmış olan bir kitap var elimizde. Kitabın adı  “Şapsığ Bayrağı” (Шапсыгъэ быракъ).

 

 

Kitap, Adıge ulusal tarihinin bir sayfasını bize açıyor ve bizi aydınlatıyor. Kitap sayesinde birçok ilginç kişiyle de tanışma, görüşme ve dostluk kurma olanağını elde ettim.

 

 

 

Sovyet iktidarının ilk yıllarında toplumun yeni yönetime ısınması, halkın  güvenini güçlendirme ve pekiştirme  anlamında söz konusu  bayrağın özel ve ayrı bir önemi vardı. Bu kutlama, yönetimin, ulusun geçmişine ve  değerlerine saygı gösterdiğini   kanıtlamak amacıyla düzenlenmişti.

 

 

 

Bayrağın Adıgey’e geri getirileceği haberi, sadece Şapsığ köylerinde değil,  Adıge ülkesinin bütün Adıge köylerinde  duyulmuş ve  büyük bir heyecan yaratmıştı. Bayrağı karşılama töreni Afıpsıp köyünde (2) düzenlenmiş, kutlamalar orada yapılmıştı. Her yöreden gelen  konuklar Afıpsıp’ta  ağırlanmış, büyük bir Adıge cegusu (dans gösterileri, eğlenti,  yarışmalar) ve at yarışları düzenlenmişti. Bayrağın geri getirilmesi ve ona ilişkin idari işlemler Hahurate Şıhançerıye tarafından yerine getirilmişti. Bayrağın dönüşü  coşkulu  bir kutlama olayına dönüşmüştü. Kutlama programı kimine göre yedi gün, kimine göre de üç gün   sürmüş, eğlenti (cegu), at yarışı ve değişik yarışmalar yapılmıştı. Adıgey’deki her köyü temsilen  birer grup insan  Afıpsıp’a gelmişti.

 

Konuya  ilişkin bilgisi olan tanıştığım kişiler arasında Peneh’es (3) köyünden olup şimdi Maykop’ta yaşayan  Şhalaho Şırahmet de bulunuyor. Şırahmet’in evinde bayrak konusu çok kez konuşulmuş, o da bunları duymuş  biri. Uzun yıllar boyunca Şapsığ köyleri (Afıpsıp, Peneh’es, Pseytuk, Haştuk) yaşlıları tarafından anlatılan  cegu’yu   (ülke düzeyindeki kutlamaları) anımsayan kişilerin anlatılarını da dinlemiş biri. – Bu olaya ilişkin anlatıları kendi evimizde anlatılırken bir çok kez duymuştum, ancak küçüktüm, unuttuğum  çok şey var. – diye anlattı Şırahmet. – Bu olayın bizde anlatlıyor olmasının özel bir önemi  var. Kutlamadaki at yarışında dedemin atı birinci gelmişti. Dedem Şhalaho Salımçerıye’nin yaman bir atı vardı, atı yarışlara katılır, çoğunca da birincilikleri alırdı. Atın binicisi de Salımçerıye’nin oğlu, benim de amcam olan Dolet idi. O sıralar Dolet çok genç bir delikanlı ya da  henüz bir çocuk  idi. Dolet de babam da İkinci Dünya Savaşı’ndan dönmediler. Binicinin küçük olması  nedeniyle ninem, “ ne yapıyorsunuz öyle, çocuğu attan düşürtüp öldürteceksiniz” (а пшъышъ, кIэлэхъу цIыкIур къежъугъэфэхынышъ, ежъугъэукIыщт) dediğini ve olayı anımsadığını sık sık anlatırdı.   Küçüklüğümde, savaş sonrasında, ben de bilmeden  bir yanlışlık yapmtım. Birinciliği alması üzerine Dolet’e ödül olarak bir eyer takımı  verilmişti. Eyer evimizdeki dolaptaydı, ama geçmişini (anısının ne olduğunu)  bilmiyordum. Eyerdeki parıldayan küçük bronz süslemeleri kesip onlarla oynamaya başlamıştım. Süslemeleri kaybettikçe yenilerini kesiyordum. Sonuç olarak eyer takımını, eklentileri ile birlikte doğramış,  bir önemli anıyı kendi ellerimle mahvetmiş oldum.

 

 

 

Dedemin atının yaman olduğunu kanıtlayan bir anlatıyla da karşılaştım. Afıpsıp’da bir at yarışı vardı, ya 7 Kasım  ya da Adıgey’in Rusya’ya katılışının 400’üncü yılı (-1957-) anısına düzenlenmişti (*). 15 yaşındaydım. Peneh’es köyünden Afıpsıp köyüne  gittim. Atlara henüz çıkış (start)  verilmemişti, yarış üzerine birincilik tartışmaları yapılıyor, koşu pisti boyunca dizilmiş olan izleyiciler de yarışın bir an önce başlamasını bekleyip duruyorlardı. Bir yerde taburelere oturmuş bir yaşlı grubu vardı, yanlarında da yarış birinciliği üzerine bahse tutuşan, tartışan bir kalabalık duruyordu. Sonunda yaşlılardan biri ayağa kalktı, birbirleriyle tartışan kişilerin yanına geldi ve  azarlayan bir ifadeyle, “Tam bir saattir, çene çalıp duruyorsunuz, halk sizi beklemekten bıktı usandı, yarışacaksanız  yarışın. Şhalaho Salımçerıye’nin atı gibi  bir at getirmişseniz, işte o zaman iddiaya girişebilir, 3- 4 tur da yapabilirsiniz, sizin atlarınız tek tur  yapar mı, o bile kuşkulu,  lâfı bırakıp yarışı başlatın hadi”, dedi at sahiplerine.

 

 

 

İçlerinden atına güvenen biri, “üç tur yapalım” dedi, ama ötekiler “tek tur yeter” dediler. Duyduğumu   nineme yetiştirmek  için  adeta   koşar adım köye dönmüştüm…

Dedem üzerine konuşmak gerekirse, atının şampiyon olması şaşırtıcı olmamalıydı. At yetiştiricisiydi ve atla gezilere çıkardı. Peneh’es köyünden Hakurınehable (4) ve Koşhable (5)  köylerine değin gittiği anlatılırdı. Mert ve tanınmış biriydi Salımceriye. 1948 yılında vefat etti. Ninem öldüğünde 18 yaşındaydım. Dedeme duyulan saygının bir ifadesine ninemin cenazesinde tanık oldum. Defin işinden sonra Kozet (6) köyünden bir yaşlı bahçemize geldi. Gözleri görmüyordu, birileri getirmiş olmalıydı onu, taziye (başsağlığı) için gelmişti. Ninemin erkek kardeşi bahçedeydi, onu tanıdı, atılıp hemen karşıladı. “Nasıl gelebildin, keşke  yorulmasaydın” dediğinde büyük dayım, “Salımgerıye’nin eşi öldüğünde gelmeyeceksem, yaşamayayım daha iyi” demişti o da.

 

 

Dedeme ve yarış atına işte öylesine saygı duyuluyor ve değer veriliyordu. Kolhozlar oluşturulurken, atlar bir- iki denmeden kolhoza alındı, “bu at koşum atı değil” denerek yarış atımız orduya verilmiş.

 

 

 

Sorduğunuz olayı ninem “yedi gün Şapsığ cegusu/ kutlaması” (шапсыгъэ мэфибл джэгу)  olmuştu diye anlatır dururdu. Adıgey’deki en ünlü, en usta  pşınave’lerinin (çalgıcıların)  ve çok sayıdaki insanın köye geldiğini söylerdi.

 

 

 

Köye gelen konuklar evlere buyuruluyor, yediriliyor ve ağırlanıyordu. Ardından akşamleyin ceguya (eğlentilere)  gidiyorlardı. Yaşlıların anlattıklarına göre, Hahurate’nin izniyle Krasnodar’dan götürecekleri   hazır yiyecekleri satmak üzere (yemek pişirmek için değil)  köye satıcılar da gelmişlerdi. Dokuz on tezgâh (sofra)  kurulmuştu, tezgâhlarda değişik tatlılar ve yiyecekler satılıyordu. O dönemde – Adıgeler- içki içmezlerdi, sadece su, şerbet ve maden suları içerlerdi. Kazanların askıda  kaynatıldığını ve kadınların çalıştırıldıklarını duymadım, uzak yerlerden gelen konuklar evlere götürülüyor ve doyuruluyordu, - dedi Şırahmet. Bayrağın getirilişi süreci uzatılıyor değildi, sorun sadece Hahurate’ye bağlı değildi, Moskova da durumdan haberdardı. Ülke Cegu’su, Krasnodar’da yayınlanan o zamanki “Krasnoye znamya” (Kızıl Bayrak)  gazetesinde şöyle yer almıştı:

 

“ Şimdiki Şapsığ köyleri,1864 yılında İmparatorluk yönetimi tarafından Türkiye’ye gitmek zorunda bırakılan ve önceleri, sayısı yüzbinleri bulan Şapsığ halkının geride kalan kalıntılarıdır, - diye yazmıştı K. Mişuriyev. –  Abın (Abinsk) Kalesi Rus ordusu tarafından ele geçirildiğinde, Şapsığların  kaptırmış olduğu bir  bayrak, Adıge oblastı yönetimine iade edildi. Şimdi bu olay üç günden beri, Adıge halkı tarafından  sevinç gösterileriyle kutlanıyor. Bir zamanlar  Adıge toprağının içinden akan, kana bulanan özgürlük ve bağımsızlık adına  savaş veren Dağlıların kopartılmış  kafalarının atıldığı Kuban Irmağı kıyıları, şimdi kızıl bayraklarla  süslenmiş durumda. Kutlamaların yapıldığı geniş çimenlik  alanının tam ortasında bir tribün bulunuyor. Adıge köylerinden gelen  yaşlı temsilciler oraya buyur ediliyor. Tribünün etrafında toplanmış olan on bini aşkın  bir kalabalık, bir an önce kutlamaların başlatılmasını bekliyor.

 

 

 

Tribüne çıkan yaşlılar Sovyet iktidarına ve Komünist partisine dönerek şöyle konuşuyorlar: “Bağımsız ve özgür olduğumuz bir dönemin   simgesi olan bu bayrak 86 yıl önce bizden alınmıştı. İmparator (Çar) Adıgelerin yenilmiş, bayraklarının ele geçirilmiş  olmasıyla  övünmüş, sevinmiş, Adıgeleri yenmiş olmanın bir simgesi olarak da bu  bayrağa övünerek bakmıştı. Şimdi, Rus işçileri ve köylüleri,   Dağlılara  özgürlüğü geri getirmiş bulunuyorlar…”

 

 

 

Bayrağın geri getirilmesi olayı, şimdiye değin bu yerlerde görülmemiş bir coşkuyla kutlanıyor. Kutlamaya Adıgey’in her yerinden gelmiş olan temsilciler katılıyorlar. Temsilciler büyük bir saygıyla karşılanıyor ve evlere buyur ediliyorlar. Üç günden beri konuklar için yüzlerce hayvan kesilmiş durumda.

 

Adıgeler Şapsığ bayrağının geri verilmesi olayını büyük bir bayram havası içinde  kutluyorlar. Kutlamalar, Dağlılar ile Rus işçi ve emekçilerini birbirine  yakınlaştırma gibi bir anlam taşıyor”.

 

Yazı 28 Haziran 1926 tarihli.

 

Gazetede yüzlerce baş hayvan kesildiği yazılıyor. Ancak konuştuğum ve bu yazıyı yazmama vesile olan Şhalaho Şırahmet’in ninesinin anlatılarında böyle bir şeyi anlatmadığını söyledi. Bu nedenle, olayların kişiler tarafından farklı farklı anlatılabildiğini belirtmekle yetiniyorum.

 

 

 

Hahurat, bayrağı geri getirmesi için iki kişiyi Tiflis’e göndermişti. Bunlar Afıpsıp köyünden Met Tıhutıhu (Мэт Тыхъуты­хъу)  ile Bjeşşo Aslanbeç (БжьэшIо Аслъанбэч)  idiler. Aslanbeç sosyal ilişkileri gelişmiş olan biriydi, ağzı lâf yapardı, Tıhutıhu ise, akıllı (нэутх)  ve uyanık (чаныгъ)  biriydi, her zorluğun altından kalkmasını bilirdi. Bu iki kişinin çocukları ve torunları hâlen Adıgey’de yaşıyorlar. Aralarında bu olaya ilişkin anlatıları duyanlar ya da duymayanlar var. Söz gelişi, Bjeşşo Aslanbeç’in torunları olayı az duymuşlar. Yablonovski Kliniği başhekimi Adam oğlu Bjeşşo Batırbıy’ın  (Aslanbeç’in oğul torununun) anlattığına göre,  o dönemlerde var olan korku ve  siyasal baskılar (репрессие)  sonucu çocuklardan baskı/ politika içerikli olaylar ve anlatılar saklanmaya çalışılırdı. 1930’lu yılların olaylarını (- Stalin zulmü-)  çocuklara duyurmamanın daha iyi olacağına inanıyorlardı.

 

 

 

Met Tıhutıhu’nun torunu Met Adam, olayı daha yakından biliyor. Amcası Seferbıy, ara ara o olayı anlatırmış. Bayrak, geri getirildikten sonra, kutlamalar tamamlanıncaya dek, Tıhutıhu’ların evinde kalmış. Gündüzleri alınıp kutlama alanına götürülüyor, geceleri de eve geri getiriliyormuş.

 

 

 

Ademıye (7) köyünden gelenlerin Jane Aslan’a anlattıklarına göre, onlar bayrağı Krasnodar kenti tren istasyonunda karşılamışlardı. Adıge köylerinden gelme 200 kadar atlı, bayrağı beklemişti.  Bjeşşo Aslanbeç ile Met Tıhutıhu trenden iner inmez bayrağı açıp tren garının orta yerine geldiler. 200 atlı kişi bayrağı orada bekliyordu. İnsanların sevinci anlatılacak gibi değildi. Karşılayıcıların bazıları sevinç çığlıkları atıyor, bazıları da havaya ateş açıyorlardı. Çok kişi bayrağa dokunmak istedi, ama buna izin verilmedi. Araba geldi, Met Tıhutıhu ile Bjeşşo Aslanbeç arabaya bindirildi. Araba atlıların refakatinde ana cadde Krasno’ya boyunca ilerleyerek, bayrağı  Adıge oblast  yönetimi merkezine (vilayet merkezine)  götürdüler. Şimdiki Krasnodar Kray idare binasında, o zamanlar Adıge Özerk Oblastı (ili) idare binası bulunuyordu. Bayrak idare binasına alınınca, süvarilere atlarını yormamaları ve Afıpsıp köyüne gitmeleri, ertesi günü erkenden  Kuban Irmağı kıyısındaki vapur isklesinde bayrağı karşılamaları  söylendi. Afıpsıpe’ye giden atlılar iyi karşılandılar, konuklar evlere taksim edildiler ve kendilerine mükellef sofralar sunuldu. Ertesi sabah, bayrağı getiren nehir gemisi tam vaktinde iskeleye yanaştı. Bayrak oradan Afıpsıp köyüne götürüldü. Tören alanında bin üzeri kişi toplanmış bayrağı beklemekteydi. Aralarında Tsey İbrahim (8), Huaj Mıhamod ve daha başka ünlü kişiler de vardı. Tıhutıhu elinde bayrakla topluluğun arasına geldi ve durdu, elini kesti ve kendi kanını bayrağın üzerine  akıttı. Bayrağı kendi kanıyla iyice ıslattı. Öyle bir huyu ve  âdeti varmış.

 

                     Şapsığ Bayrağı (temsili)

 

Bazıları, kutlama sonu bayrağın Krasnodar’a götürüldüğünü, bazıları da bayrağın bir süre  daha Tıhutıhu’ların evinde kaldığın söylüyorlar. Bayrak, şimdi Maykop’taki Adıge Ulusal Müzesi’nde (9) koruma altında bulunuyor.

 

Kutlamaya usta dansçılar da katılmışlardı. Bunlar arasından Tlevstenhable (10) köyünden Çesebıy Mıhamod, Kozet’den Yağume Yunıs, Peneh’es’den Nepsev Ğuç’ıps, Afıpsıp’den Neğuç Yerstem, Hakurınehable köyünden gelen Davır Kasim ve daha başkalarının adları anımsanıyor. Kadınların adları fazla  anımsanmıyor, ama Tığuj Minhan, Perenıko Şamset, Şhaşeko Fatim, Şhak’umıde Aminet ve daha başkaları anımsanıyor.

 

 

 

Usta pşınave’ler arasında Hajuneko (Bılımıha) Pago (Hatığujıkuay köylü) (11), Th’ığo Çatib (Lahsıkuay) (12), Camırze İbrahim (Afıpsıp) bulunuyordu. Yanlarında usta pkheç’ıçave’ler (tahta, şakşak çalanlar) vardı: Şevcen Aydemır (Veçepşıy), Şevcen Mıhamod (Kezazıv), Şıncıye köyünden (12)  Abrec Biram ve daha başkaları.

 

 

Çeşitli dallarda yarışmalar düzenlendi. Birinci gelenler tebrik ediliyor, kutlama komitesi refakatinde Hahurate Şıhançerıye onlara ödüllerini veriyordu. Güzellik yarışmasında Tehutemıkuaye (Tahtamukay)  (13) köyünden Perenıko Şamset en çekici kız, Pseytuk (14) köyünden Şhak’umıde Aminet en terbiyeli kız, Bjıhakoyej (15) köyünden Jajıy Zülfiye, konuk karşılamada en becerikli kız, Afıpsıp köyünden Jane Çebehan en güzel ve usta dansçı seçildi. Erkekler arasında Çesebıy Mıhamod (Tlevstenhabl), Nepsev Ğuç’ıps (Peneh’es), Neğuç Yerstem (Afıpsıp) birincilikleri  aldılar. Kızlar arasında Açumıj Çebehan, Tığuj Minhan, Şhalaho Rahmet ve Neğuç Çebehan en usta dansçılar olarak seçildiler.

 

At yarışmalarında Şhalaho Dolet (Peneh’es), Afıpsıp köyünden Açumıj İshak ile Açumıj Seferbıy kendi  boylarında   birincilikleri aldılar.

 

 

 

1936 yılında Adıgey’in idari merkezi Krasnodar’dan Maykop’a nakledildi, bayrak da oraya götürüldü ve şu an Adıge Ulusal Müzesi’nde.

 

Böylece, 1926 yılı Haziran ayında Adıge- Çerkesler kültürlerini ilk kez olarak sergilemiş oldular. Şapsığ bayrağının geri getirilişi ulus için gerçek bir bayram olmuştu.

 

 

Sihu Goşnağu, Adıge maq muhabiri.

Adıge maq, 26 Aralık 2011

Çeviri: Hapi Cevdet Yıldız

Notlar:

 

(1)   – Hahurate Şıhançeriye, Adıge Özerk Oblastı ilk yöneticisi ve parti sekreteri. - hcy

(2)   – Afıpsıp, Krasnodar’ın batısında ve Kuban Irmağı kıyısında 2 bin kadar nüfuslu bir Şapsığ köyü. Tahtamukay ilçesi içindedir. - hcy

(3)   – Peneh’es, Afıpsıp’a yakın bir Şapsığ köyü. -hcy

(4)   – Hakurınehabl, Adıgey’in doğusunda Şogen ilçesi merkezi olan 4 bine yakın nüfuslu tek Abzah köyü. - hcy

(5)   – Koşhabl, Şogen ilçesinin güneydoğusunda aynı adlı ilçenin merkezi olan 7 bin kadar nüfuslu bir Kabardey köyü.  - hcy- hcy

(6)   – Kozet, Tevçoj ilçesinde Bjeduğ köyü. -hcy

(7)   – Ademıye, Krasnogvardeyski ilçesinde bir Adıge köyü. -hcy

(8)   – Tsey İbrahim, Adıge dram yazarı, biyografisi için bkz. “İbrahim Tsey- Vikipedi”.

(9)   – Adıge Ulusal Müzesi için bkz. Nuriyet Mamırıko, ‘Adıge Ulusal Müzesi’, ‘Ulusal Tarih  Koruma Altında’, internet.

(10)  – Tlevstenhabl , Tevçoj ilçesinde Bjeduğ köyü. -hcy

(11)  – Hatığujıkuaye, Şevgen ilçesinde K’emguy köyü. -hcy

(12)  – Şıncıye, Tevçoj ilçesinde Bjeduğ köyü. -hcy

(13)  – Tahtamukay (Tehutemıkuaye) aynı adlı ilçe merkezi olan Bjeduğ köyü. Bir ara Adıgey’in idari merkezi de olmuştu. -hcy

(14)  – Pseytuk, Afıpsıp yakınında Şapsığ köyü. -hcy

(15)   –Bjıhakoyej, Tahtamukay ilçesinde Bjeduğ köyü. -hcy

 

(*) - 2007 yılında Adıge yörelerininin (AC, KÇC, KBC) Rusya'ya 450'nci katılış, 1957 yılında da 400'üncü gönüllü 'katılışları' törenlerle kutlanmıştı, ki bu durum çoğu Adıge tarafından gerçek dışı olarak görülmektedir. Gönüllü katılma varsa, onca kanlı savaş ve bir ulusun % 95 oranından ülkesinden sürülmesi nasıl açıklanabilir? - hcy

 

 Not: Tire içindeki yazılar çevirmene aittir. - hcy

 
  Bugün 8 ziyaretçi (21 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol