adigehaber
  Rusların Çerkesya'yı İstilâ Edişi
 

 Rusların Çerkesya'yı İstilâ Edişi

21 Mart 2014

 

 

 

“Her bir ulus, isterse en küçük bir ülkede yaşıyor olsun, kendi ülkesinde dilediği gibi yaşayabilmeli, hiç kimse o insanların bağımsızlığına son verme ve müdahale etme hakkına sahip olmamalı”. Lazare Carnot

 

 

 

 

Doğru tutum öyle olmalı. Ancak dünya henüz  o gibi  değerlere ulaşabilmiş değil. Egemen sınıfların ideolojisi bu değerleri dışlayarak gelişiyor - kendi sınıf çıkarlarını her ne pahasına olursa  gerçekleştirmenin  uğraşısındalar.

 

 

Bir gün değil, ay, yıl değil, iki, üç değil – iki büyük yüzyılın, XVIII – XIX yüzyılların tamamını  kapsıyor Adıge ulusunun başına gelen  felâketin boyutu. Adıge ne gibi bir suç  ya da günah işlemişti de, ulusa bu yıkım reva görülmüştü? Ulusumuzun geçmişine yüzümüzü çevirdiğimizde buna benzeyen çok sayıda üzücü soruyla karşılaşıyoruz. Gerçekler de öyle. Bugün, şükür, dağılıp gitmiş olsak bile, ulusun özü/ çekirdeği (temeli/ ĺaḉe) hâlen anayurdumuzda, komşu uluslarla birlikte, Büyük  Rusya ülkesi içinde bağımsız devlet olduk, uzun yıllardan beri özlemini çektiğimiz ulusal devletimizin varlığına kavuşmuş olduk, artık Adıge Cumhuriyeti bir gelişim süreci içinde. Ancak, sözünü ettiğimiz olaylar bu son dönemle sınırlı değil, ulusumuzun geleceğine ilişkin  çok şeylerin çözümü de gerekecek. Uzak geçmiş, bugün ve geleceğin üzerinde durur, araştırır ve öğrenirsek, işte o zaman daha iyi günlere doğru yol alabiliriz.

 

 

 

Adıgeler Kafkasya’nın en eski  halklarından biridir, uzun tarihsel yaşam yolculukları boyunca Adıgelerin kendi içlerinde de   çok yönlü farklılıklar, özellikler oluşmuş durumda. Araştırmacılar 200 yıldan beri olup biten şeyleri açıklamaya çalışıyorlar, ancak bu uzun tarihi dönemin siyasal olay ve gelişmelerini yeterince çözümleyebilmiş ya da açıklayabilmiş değiller, bunu söylemek durumundayız. Sorunun aydınlatılamamış olmasının sorumluluğunu biliminsanlarına, araştırmacılara yıkamayız, asıl neden, asıl sorumluluk  devletlerin savundukları ideolojilerden kaynaklanıyor.  

 

 

Adıge düşünür ve yazarları, tarihçileri de ulusumuzun tarihinin, kökünün yeterince aydınlatılamamış olması nedeniyle, yüzlerini uzak geçmişe çeviriyorlar, o yolla gerçeğe ulaşmak istiyorlar. Aziz Meker’in yazdığı  “Русские в Черкесии ” (Ruslar Çerkesya’da) (1760 – 1864) adlı kitap ulusumuzun tarih makarasına sarılı ince ipliklerden biri sayılabilir.

 

 

Sözünü ettiğimiz kitabın yazarı Türkiye Çerkes diasporası içinden  yetişmiş eğitimli ve seçkin kişilerden biri. Onun uluslararası kurallar doğrultusunda ulusumuzun haklarını savunmak için büyük çalışmalarda bulunduğunu söylemeliyiz.

 

 

Aziz Meker (şimdi Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti’nde bulunan) Biberd köyünde doğdu (- d. 1877- ö.1941-)Çerkessk kentinde ilkokula başladı. Ancak Mekerler aile olarak başlarını alıp Osmanlı ülkesine göç ettiler. Aziz, şanslı olmalı, eğitimini İstanbul’da tamamladı. Bilinçlendiği günden başlayarak ömrünü ulusların yaşamını/ haklarını savunma konusuna adadı. En çok da,  kendi Adıge ulusunun yıkıma uğraması, dağılması ve onun yeniden bir araya getirilmesi  konusuna ağırlık verdi. A. Meker, düşünce ve makaleler üretme dışında, bu büyük sorunu çözme amacıyla oluşturulmuş örgütlerde, komitelerde etkin bir biçimde görev alıp çalıştı.  Ancak “atın başı geçtikten sonra kuyruğuna yapışma” (шышъхьэр зыблэкIыкIэ шыкIэм улъымыбэнэжь) sözünün bir anlamı olmalı. Kopmuş ulus ipini yeniden bağlamak zorlaşmıştı, öncüler nereye koşsalar, nereye baş vursalar boşunaydı artık, Adıge birliği, ipi parçalanmış, birbirinden kopmuş, dağılmıştı:  Anayurtta kalanlar ve dış ülkelere düşmüş olanlar biçiminde. Bu felâket nereden gelmişti, nedeni neydi?

 

Aziz Meker’in bu son soruya bir yanıt bulduğu görüşündeyim.

 

 

Aziz Meker’in “Ruslar Çerkesya’da” adlı kitabının 2013 yılında yayınlanan Rusça çevirisi karşımda. Üzerinde James Bell’in çizdiği ve dalgalanan bayraklar taşıyan atlı  birliklerin yer aldığı bir resim var. Yüzyıl süren Adıge-Rus Savaşı’nın görüntüleri bu resimden adeta dışa yansıyor. İşte o savaş yüzünden Adıge yıkıma uğramamış mı…

 

 

Kitabı Fransızcasından çeviren kişi Adıge Devlet Üniversitesi’nde dilbilimleri uzmanı, Kaplan kızı Prof. Dr. Bedaneko Susann’dır.Yayında yardımları dokunan kişiler arasında fizik-matematik uzmanı, Maykop Teknoloji Üniversitesi dekanı  Dr. M. Bedaneko da var, Aziz Meker’in kitabını değerlendiren (analiz eden)  kişi ise Tembot Қeraş Adıge Bilimsel Araştırma Enstitüsü’nde müdür yardımcısı, tarih bilimleri uzmanı Dr. A. Peneşu’dur.

 

 

Aziz Meker kitabında Çerkesya’nın dünya politikası içinde bir yer bulduğunu  söylüyor. Dönemin Rusya diplomasisinin niteliği, Adıge ulusunun kendi iç yapısı, özellikleri, Adıge iç ekonomisi, Rus devlet memurlarının, görevlilerinin tutumları, yetkileri; en sonunda da savaş. Adıgelerin göç ettirilmeleri, topraklarından çıkarılmaları Kararı. 1864 yılı haziran ayı. Umarsız bir göç, kaçış. Dönemin Rus hükümetinin tutumu. Rusya’nın Çerkesleri acımasız bir biçimde ülkesinden sürmesi süreci, ulusu haksız biçimde cezalandırma. Kısa bir özet. Bunların hepsini kitabında sunuyor.

 

 

Aziz Meker yaşamını ulusuna vakfetmiş biri, elinden gelen her şeyi özverili bir biçimde ulusu için yapmış biri, bu gerçek kitabından anlaşılıyor. Bu gibi süzülmüş çalışmalar, en çok da yüksek eğitim kurumlarında, meslek okullarında ve liselerde, özellikle de tarih dersi saatlerinde değerlendirilmelidir. Büyük küçük  herkes geçmiş tarihimizi derinlemesine öğrenecek olursa, ulusal onur ve ulusa saygı anlayışı yeniden canlanacak, bireylerimiz arasında bilimsel anlayış, hoşgörü daha da güçlenecek, bu gibi kişilerin kendileri de daha bilinçlenmiş olacaklardır. “İki isen birsin, bir isen yoksun” (УтIумэуз, узымэ ущымыIэ папкI) demişler. Birbirini korumak, kimseye boyun  eğmemek için sıkı bir dayanışma kurmak gerekmez mi?!

 

 

Mamırıko Nuriyet


Adıge mak, 20 Mart 2014

 
  Bugün 24 ziyaretçi (39 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol