adigehaber
  MEŞBAŞE İSHAK: "Bizi Anlıyorlar, Destek Veriyoruz"
 


 

MEŞBAŠE İSHAK: “Bizi Anlıyorlar, Destek Veriyoruz”

25 Ocak 2015, 21:24

 

 

                      Meşbaše İshak

 

 

Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in kararıyla 2015 yılı Rusya’da Edebiyat Yılı olarak belirlendi. Bu bağlamda ulusumuzun ünlü yazarı, cumhuriyetimiz ve Rusya devlet ödülleri sahibi, Adıgey Yazarlar Birliği Başkanı Meşbaše İshak ile bugünlerde bir görüşme yaptık. Görüşmemizde

sadece edebiyat ile ilgili konuları ele almakla yetinmedik, devlet politikaları, sivil toplum örgütlerinin işlevi ve çalışmaları, cumhuriyetimiz devlet kurumlarının kendi aralarındaki ilişkiler, Adıgey’in şimdiki yaşam düzeyinin niteliği ve Adıgey’in başarmakta olduğu gelişmeler, vb konulardaki sorularımızı büyük yazarımız yanıtlamış bulunuyor.

 

 

 

- Uzunca bir zamandan beri Adıgey adına Rusya Federasyonu Kamu Odası’nda temsilci olarak bulunuyorsunuz, önemli bir görev bu. Edebiyat, kuşkusuz  yaşamınızda en geniş yeri tutuyor. Peki, edebiyata yeterli bir zaman ayırabiliyor musunuz?. 

 

 

 

- İlginç ve zorlu bir yaşam sürdürmüş bulunuyorum. “Sośialistiçéske Adıgéy” (-şimdi “Adıge mak”) gazetesinde ve parti il  komitesinde çalıştım, elli yıl üzeri bir süreden beri de Adıgey Yazarlar Birliği yönetim kurulu başkanıyım, cumhuriyetimizde yayımlanan dört derginin de baş redaktörüyüm. Ancak, her zaman benim için ön planda olan, şimdi de olduğu gibi, daima edebiyattır. Birkaç yıl önce “Edebiyat – yaşamımdır” (Literaturer – sişıenığ) adlı kitabım yayınlandı. Ancak, yaşam yolum ve çalışma biçimim en çok, Adıgece ve Rusça olarak yayımlanmış olan “Yerle Göğün Birleştiği Yerde  Ne Var?” (Ćıgu – vegu zenesım sıda şıer?) adlı kitapta yer almış bulunuyor. Edebî çalışmalarım yanında topluma, ulusuma ve cumhuriyetime bir parça olsun yararım dokunsun, yararlı olayım diye uğraşıyorum. Yazar, her zaman için toplum yaşamıyla iç içe olmak zorunda. Yazar toplumsal ve politik yaşamı daha iyi kavradığı sürece, yazılarında yer alan şeyler daha ilginç, inandırıcı ve daha derinlikli olur. İnsanın bir başına yaşayamayacağı gibi, yazarın da politika dışı bir yaşamının olamayacağı düşüncesindeyim.

 

 

 

- Adıgey’in cumhuriyet statüsü elde etmesi sürecinde önemli çalışmalar yürütmüş olan kişiler arasında bulunuyorsunuz. Bugün cumhuriyetimiz devlet organları ile aranızda mevcut olan ilişkileri tatmin edici/ doyurucu buluyor musunuz? Bu ilişkilerin yararlı olduğuna inanıyor musunuz?

 

 

 

- Uzun yıllar boyunca Krasnodar Kray’a bağlı bir idarî yaşamımız oldu, o dönem için kötüydü diyemem. Ancak, her bir ulusun kendi yaşam yolunu kendisinin  belirleme hakkı olmalı, kendi payıma bu uğurda çok mücadele ettim. 1989 yılında “Sowétske Vırısıye” (Sovyet Rusya) gazetesinde “İyi Olan Şeyden Utanmayınız” (Řıšağem şuıtémıvćıtıh/ ШIушIагъэм шъутемыукIытыхь) başlıklı makalem yayımlandı. Her bir ulusun kendi ulusal devlet birimini (sub’ékt) kurması gerektiğini orada vurguladım. Ardından devletin özerk illerinden (oblast) telefonlar aldım, böylesine kangrenleşmiş (gumećığo zıpıĺ) bir konuyu dile getirdiğim için bana teşekkürlerini bildirdiler. Bir cumhuriyetimiz olduğu için bugün “Zekoşnığ”, “Joğobın”, “Literaturnaya Adıgeya” (Adıgey Edebiyatı), “Rodniçok Adıgey” (Adıgey Bıngıldağı) dergilerini, Adıgece yazılmış kitapları yayımlıyoruz, dilimizi konuşuyor ve yazıyoruz, kültürümüzü, gelenek ve göreneğimizi koruyabiliyoruz. 20 yıl önceki durumla şimdikini karşılaştırdığımızda, yer ile göğün arası gibi bir fark bulunduğunu anlayabiliyoruz. Adıgey’in devlet başkanları Carıme Aslan ile Ŝevmen Hazret büyük çalışmalarda bulundular, cumhuriyetimizin yerli yerine oturması sürecinde katkılarını sundular. Bugün Adıge Cumhuriyeti Başı/ Łıŝhe Thakuşıne Aslan’ın yükümlülüklerini yerine getirmekte olması beni umutlandırıyor, bu sayede, bu son yıllarda yöremizde gözle görülür gelişmeler yaşandı. Devlet bütçesi ve yatırımlar büyük ölçekte arttı, cumhuriyette yeni yollar, sosyal konutlar, vb yapıldı. Başkentimizin ve diğer yerleşim yerlerimizin daha güzel görünümlü oldukları gözle görülebiliyor. Bu gelişmede AC Başı/ Łıŝhe Thakuşıne Aslan, AC Parlamentosu – Xase Başkanı Vladimir Narojni, Hükümet Başkanı Kumṕıle Murat’ın çabaları var, kendilerinden memnunuz. Thakuşıne Aslan’ı uzun zamandan beri tanırım. Sözünü tutan, yararlı olmaya çalışan biri. Maykop Teknoloji Üniversitesi Rektörü iken birçok kez kapısını çaldığımız oldu, her seferinde içtenlikle, güleryüzle karşıladı bizi. Adıgey yazarlarının sorunlarını, gereksindikleri şeyleri bilen biri, elinden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyor. Bu son yıllarda Қeraşe, Meşbaše, Çuyako, Ŝhalaĥo, Şaše ve daha başkalarının yazdıkları ciltler halinde topluca yayımlandılar. Cumhuriyetimiz yöneticileri öncülüğünde kurulan Adıgey Yazarlar Birliği’nin 80’nci kuruluş yılını bir süre önce kutladık. Bu kutlama günümüzde Łıŝhe Thakuşıne Aslan bizi yalnız bırakmadı, yazarlarımıza, yaşama veda edenlerin eşlerine maddî desteklerde bulundu. Cumhuriyetimiz yöneticilerini her konuda destekliyor, çalışmalarına omuz veriyoruz. Bundan sonrası için de aynı desteğin süreceğinden eminim.

 

 

 

- Bir süre önce içinde yer aldığınız Kamu Odası örgütünün toplantısı vardı. Toplantıda görüşülen ana konu sivil toplum sorunları idi. Bu konuda sizin kişisel görüşünüz nedir?

 

- Rusya’da yaşayan insanların sorunlarının, ne gibi eksikliklerinin bulunduğunun farkındayım, konunun bilincindeyim. Elimden geldiğince devlete yardımcı olma çabası içindeyim. Rusya’da yaşayan değişik ulusal toplulukların birlik ve dayanışma içinde olmaları, devletin güvenliği önemli. Doğanın farklılığı gibi insanlarımız da farklıdırlar. Değişik giysiler giyiyoruz, şarkılarımız, danslarımız ve dillerimiz farklı. Ancak hepimizi bir araya getiren bağ Rusçadır, onu korumamız gerekiyor. Farklılıklarımız bugün için bir zenginlik kaynağımızdır. Bugün için Rusya’da en başta gelen sorun nedir?

Toplumun birlik ve dayanışma içinde olması. Sivil toplumun oluşturulmasında ve devlet politikalarının belirlenmesindeki hizmetleri nedeniyle, gerçek bir yurtsever olan Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’i destekliyorum. Devlet Başkanı bir süre önce Rusya Güvenlik Kurulu’nda yaptığı konuşmada, herkesin söz ve hareketlerine dikkat etmesi gereğine dikkatleri çekti. Ülkede ulusal ve dinsel ayrılıklar yaratmak isteyenler halka karşı olanlardır, bunlar aşırı/ ekstremist hareketler içinde yer alanlardır. Rusya yurttaşlarının her biri dilediği gibi düşünce olanağına, bakanların ve parti başkanlarının görüşlerine katılmama, muhalefette bulunma haklarına sahiptir. Ancak yaşadığın ülkeye karşı olmak hainliktir. Rusya Kamu Odası toplantısında bunlara benzer görüşlerimi belirttim.

 

 

 

- Dürüst biriysen, bugün Ukrayna’da olanları, çatışmaları anlamak olanaksız, devletin yöneticileri kendi yurttaşları ile savaşıyorlar. Bu gibi durumlar karşısında ne düşünüyorsunuz?

 

 

 

- Sovyetler Birliği yurttaşları, her zaman için, kendi aralarında uyum ve barış içinde yaşıyorlardı. Peki şimdi yaşananlara ne demeli? İşin tam burasında İkinci Dünya Savaşı sırasında Ukrayna’nın bağımsızlığı için canını veren Kahraman Andrıĥoye Hüseyin’i anımsıyorum. Bu gibi örnekler bizi birbirimize daha da yakınlaştırmalı. Sıradan Ukrayna yurttaşlarının ne gibi bir suçu olabilir, sorumlu olanlar ulusu yanıltan politikacılardır. Hangi biçimde olursa olsun, bu çatışmaları barışçı bir biçimde durdurmak gerekir. Bu konuda RF Devlet Başkanı tarafından yürütülen çalışmaları yerinde buluyorum. Ukrayna’da çok sayıda yazar arkadaşım var. Bu arkadaşların sessizliğe gömülmüş olmalarına, ülkelerinde olup biten olaylara karşı duyarsız kalmış olmalarına bir anlam veremiyorum.

 

 

 

- Edebiyatta ortaya konan, “Şimdiki Dönemin Kahramanı” gibi tiplere bugün için bir gereksinim var mıdır?

 

 

 

- Her dönemin kendi kahramanları olur. Қeraşe, Puşkin, Lermontov, Śey (Tsey İbrahim), Tolstoy, ĹevstenMayakovski, Yevtıx ve daha başka yazarların yapıtlarıyla ayağa kalktık. Ekim  devrimi, İkinci Dünya Savaşı yıllarında ve daha sonra ülke için anlamlı olan kitaplar yayımlandı. İkinci Dünya Savaşı’nda Adıge ulusundan yedi kişi Sovyetler Birliği Kahramanı oldu. Bunun değeri herhangi bir tartıya gelebilir mi, böylesine değerlerle  olu olarak gençlerimizi yetiştirmemiz gerekir. Sadece bunlar değil, yaşamın değişik dallarında üstün başarılara imza atmış çok sayıda kişimiz var. Söz gelişi, doğum yerim Ŝhaşefıj köyünden yetişmiş üst eğitimli kişi sayısı az da değil. Onların izlediği başarı yolu bana hep örnek olmuştur. Öğrenci olduğumuz dönemde öğretmenlik çok değer verilen bir meslekti, ona yeniden değerini kazandırmak, mesleği çekici hale getirmek  gerekir. İçtenlikli olarak, ailesini, köyünü, ülkesini seven herkes bana göre günümüzün kahramanı sayılır.

 

 

 

- Sovyetler Birliği döneminde olduğu gibi, bugün Rusya’da mevcut olan bütün yazar örgütlerinin bir çatı altında toplanması federal merkez tarafından savunuluyor. Kişi olarak siz de bu görüşe katılıyor musunuz?

 

 

 

- Değişik Yazar Birlikleri ve yaratıcı birlikler, sendikalar sayısı çoğaldıka çoğaldı. Bugün canı dileyen herkes bir tüzük hazırlayıp örgüt kurabiliyor. Ama bizler için, yaratıcı birlikler olarak bizler, bir arada olmak, yanlış yönlere sapmamak, hep birlikte çalışmak durumundayız. Hepimizin ortak bir ana yükümlülüğümüz var, o da ülkemize (devletimize) yardımcı olmak, onun isteğini/ iradesini (řeyğonığ/ шIо­игъоныгъ) korumaktır.

 

 

 

- Adıge ulusu ve onun tarihsel geçmişi konulu çok sayıda kitap yayımladınız. Onların önemini vurgulamak, bunları dile kolay değildir. Bugün için hangi konuda çalışıyorsunuz, geleceğe ilişkin düşünceleriniz nelerdir, anlatır mısınız?

 

 

 

- Adıgelerin geçmişten bugüne izlemiş oldukları tarihsel yolculuğu iyi öğrenmiş biriyim desem bu bir abartma olmaz sanırım. Devlet başkanı, yazar ya da sıradan bir kişi olabilirsiniz, ancak düşünerek, tartarak yazmanz  gerekir.  “Reded”, “Adıgexer”  (Çerkesler), “Bzıyıko Savaşı”, “Mıjoŝhal”  (Değirmen), “Han - Giray” (Ĥan-Cerıy), “Ğeriţu” (İki Tutsak), “Casus”, “Rafığexer” (Ülkesinden Kovulanlar) başlıklı kitaplarım ulusumuza ilişkindir. Bugün “Xexesxer” (Hehesher/ Adıge Diasporası) adlı tarih kitabı üzerine çalışıyorum. Adıgeler topraklarndan çıkartılarak Türkiye’ye/ Osmanlı opraklarına, oradan da  Balkanlara götürülerek dağıtıldılar, bu yüzden çok sayıda sorunla, zorlukla karşılaştılar, tarihî  kitap buna ilişkindir. Tarihte yer almış yazıları ve belgeleri esas alıyorum. Yazarın görevi, ulusları birbiriyle sürtüştürmek değil, gerçeği yazmaktır, bunu belirtmek isterim. Yaşamım ve sanatım boyunca değer verdiğim en temel ilke budur. Ulusunun tarihsel geçmişini, katlandığı güçlükleri bilmeden, o acıları yüreğinde hissetmeden yazı yazamazsın.

 

Söyleşiyi yapan

 

THARKOĤO Adam

 

 

 

Adıge mak, 30 Aralık 2014

 
  Bugün 52 ziyaretçi (71 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol