adigehaber
  Adıge Diyarı Ejderha Yılına Girmek Üzere
 

Adıge Diyarı Ejderha Yılı’na Girmek Üzere

 20 Şubat 2012

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2012 yılında Doğu ülkeleri takvimlerine göre Ejderha Yılı gelmiş bulunuyor.

 

Birçok yeryüzü ulusunun masal ve anlatılarında ejderha ve yılanlar geniş bir yer tutuyor. Biz Adıgelerin öykü ve masallarında da ejderha (блэгъожъ) ve yılanlara (блэ)  çok rastlanır. Eski insanlar , kendi anlayış ve algılamalarına göre, o tür şeylerden korkuyor, kaçıyor ve bu gibi nedenlerle onlara saygı duyuyor, hediyeler sunuyor ve onları memnun etmek için  ayinler düzenliyorlardı.

 

Birçok ulusa ait öykülerde ejderhaların kuyruklarıyla arazide su  yolları  kazıyıp su baskınlarına yol açtıkları ya da  suları kesmekte oldukları anlatılıyor. Toprağı işleyen ve tarımla geçinen uluslar için suyun önemi tartışılamaz. Masallarımızda suyu kesen ejderhaların su başlarından  kovuldukları ya da köyü kuşatan ejderhadan kurtulmak için ona  güzel bir kız sunulmakta olduğuna ilişkin anlatılara rastlanır.

 

Masalın biri de şöyle: “Adamın birinin çok aksi ve çekilmez bir karısı varmış, adam dayanamaz olmuş. Karısından nasıl kurtulacağını düşünüp   ormanda dolaşırken bir armut ağacının dibinde derin  bir çukur görmüş. Çalı çırpı koyarak ve üzerini otla örterek çukuru gizlemiş. Ardından evine dönmüş. Meyvesi  lezzetli   bir armut ağacı bulduğunu söyleyip karısını oraya götürmüş. Adam ağaca çıkıp dallarını sallamaya başlamış. Kadın da yere düşen armutları  toplarken üzeri otla  örtülmüş çırpılara basmış ve çukura düşmüş. Adam da karısını orada bırakıp  dönmüş.

 

Birkaç gün sonra adam, son durumu öğrenmek için  ormana gitmiş. Çukurun bulunduğu yere daha varmadan çukurdan gelen gürültülü bir   ses duymuş. Baktığında çukurun dibinde kocaman bir ejderha. Ejderha  yalvarır: “Ne olursun,  beni kurtar, aksi bir kadın düştü buraya, birkaç gündür huzur kalmadı bende. Kurtar beni, bir gün  karşılığını sana öderim”.  

 

Birkaç gün sonra ejderha, köyün birinin suyunu kesmiş, insanlar ve hayvanlar  susuz kalmışlar (1). Adam, rica için su kaynağına gitmiş, ejderhayla konuşmuş ve suyu serbest bıraktırmış, ancak çok geçmeden ejderha yeniden suyu kesmiş. Halk, adama yeniden ricada bulunmuş. Ejderha üçüncü kez suyu kesince, adam bir kez daha ejderhanın yanına gönderilmiş, ancak ejderha artık  borcu kalmadığını söylemiş. Adam  hemen yanıt vermiş:

 

- Yok, yok, rica için gelmedim ben, o dediğin aksi kadın çukurdan çıktı,  seni arıyor ve buraya doğru geliyor, haber vermeye geldim!

 

- Saygıdeğer efendim, yalvarırım, ne olur, kurtar beni o aksi kadından, bir yerlere kaçıncaya değin, koru beni ondan, oyala onu, - demiş, ardından  da  kendini dağların ardına atmış.

 

Masal ve anlatılar dışında, Adıgelerin yılanlara  hediyeler sunmakta ve onları saygınlamakta oldukları  da anlatılır. Yılanla karşılaşma biçimine göre,  kişinin  işlerinin yolunda gidip gitmeyeceği anlaşılırmış. İlkbaharda canlı bir yılan görmeden önce öldürülmüş bir yılanla karşılaşmış olmak da hayra yorulmazdı.

 

Adıge arkeologu Levpaç’e Nurbıy, masaldakine benzeyen bir olayla karşılaştığını anlatmıştı bana. Dağ sırtındaki bir İsp evine (dolmen’e) (2) doğru giderken önüne  bir suyılanı (блэ­хьаджэ) çıkmış, yol vermemek için birkaç kez kendisine doğru çıkış yapmış. Yılan korkmamıştı, Levpaç’e Nurbıy da  sopasıyla yılanı kenara itmiş, öldürmeden    geçip gitmiş. Çok geçmeden Levpaç’e'nin ayağı  yaban domuzu avlamak için kurulmuş bir tuzaktaki  tüfeğe takılmış,  tüfek ateş almış ve Levpaç'e Nurbıy da  ayağından fena halde yaralanmıştı. Yılanın ısrarlı durdurma girişimini dikkate almadığı için Levpaç’e Nurbıy sonradan çok pişman olmuştu.

 

K’eraş Tembot’un “Tek Atlı” (Шыу закъy) romanı baş kahramanı Yerstem (Rüstem)  bir yolculuk dönüşünde, annesinin   bir kaptan ev yılanına süt içirmekte olduğunu görür. Bahçe  ya da ev (temel) yılanı  öldürülmezdi.  O tür yılanların uğurlu olduğuna inanılırdı. Nitekim gördüğü bu olayın üzerinden fazla bir süre    geçmeden  Yerstem evlenmişti.

 

- Arkeolojik kazılarda  yılan, ejderha ve kertenkele görünümlü   yüzük, bilezik ve süs eşyalarına rastlıyoruz. 

 

Adıgey’in Leninehable köyü (3) yakınındaki Ç'etıku'da (КIэтыку) ortaya çıkardığım IX- X. Yüzyıllara ait kadim bir mezarlıkta, Pşış- I- ‘de altın yüzük  buldum, bu yüzük şimdi - Maykop'taki- Doğu Ulusları Müzesi’nde bulunuyor. Yılanın ağzı açık, kuyruğu  ince  ve kıvrılmış biçimde, kuyruk ucu yılanın ağzına giriyor (bkz. resim). Yılanın hemen ısıracakmış gibi bir hali var,   iki üst dişi   ağzının içinden görünüyor.

 

Kuyruğunu ısırmakta olan yılan  motifi  dünya mitolojisinde sık sık görülür ve bunun özel bir anlamı vardı. Bazı topluluklar   bunu ölümsüzlüğe yorumluyorlar. Bazı topluluklar da, yılanın  dünyayı, yer yuvarlağını sıkı sıkıya kavradığına, sardığına, yılanın gövdesini kımıldatması halinde deprem olduğuna inanıyorlardı.

 

Yüz küsur yıl önce, Maykop’a pek uzak olmayan bir yerde, Kurcıps Irmağı kıyısında bulunan  bir kurgan (Iуа­шъхьэ) kazılmıştı. Çıkarılan eşyalar arasında güzel  ejderha başları olan bir altın bilezik de vardı. Buluntular MÖ V. Yüzyıl Mıvıt' (Meot) kültürüne  ait.

 

Tevıyhable köyü Pkheğuğape (Пхъэгъугъапэ) mezarlığında bulduğum  ejderha, bronzdan yapılmaydı ve erkek kemeri üzerine dikilmiş bir süs eşyası idi. Buluntu MS IX- X. Yüzyıllara tarihleniyor. Adıge diyarında ejderha diye bir canlının yaşamadığı   paleontologlar tarafından belirlenmiş bulunuyor, ama bu diyarda hiç yaşamamış olan o tür canlıları simgeleyen eserlerin bulunmakta olması   şaşırtıcı bir durum. İnsanlar,  o tür canlıları hiç görmemişlerse, o tür  eşyaları nasıl üretmiş olabilirler? Adıge toprağında şu gibi ilginç isimlerle de  karşılaşıyoruz: Blağo (ejderha)- Tuapse ilçesi, Blatl (Блалъ; Yılanlık,yılan yatağı)- Leğo- Naka’nın bir kesimi, Bleğo xexıp’ (Блэгъо хэ­хыпI ;ejderha alınan yer) – Pşıjhabl köyü, Bleğo xeşıp’ (Блэ­гъо хэщыпI; ejderha çıkarılan yer)Ademıy köyü (4).  “Tatlı dil ejderhayı da  deliğinden çıkarır” (ГущыIэ дахэм благъори гъуанэм къырещы) diyen bir atasözümüz de var. Aile (sülale/ лъэ­къуацIэ) adı olarak Bleğoj (Блэгъожъ; ejderha) adı, her nasılsa Adıgeler arasında bulunuyor, o ad  bilinerek alınmış olmalı. Bu adın   belirli bir temeli de olmalı.

 Masallarımızda anlatıldığına göre, ejderha çok güçlü ve çok acımasız   bir yaratık, ama Adıge yiğitleri  onu her zaman alt etmeyi başarırlardı. İçine girdiğimiz bu yeni yılda yeryüzünün değişik köşelerine dağılmış olan Adıgelerin ve  tüm insanların, -beklediğimiz bu yeni yılda-  kıtlık çekmemeleri, bolluk, mutluluk ve esenlik içinde yaşamaları dileğinde bulunuyoruz. Adıge Yeni Yılına bu  ilkbahar mevsiminde girmiş olacağız. Şu sıralar Adıge Yeni Yılı’na ilişkin ilginç anlatıları derleme uğraşıları içindeyiz.

 

TEV Aslan

 Adıge arkeologu

 

Adıge maq, 9 Şubat 2012

Çeviri: Hapi Cevdet Yıldız

(1)- Söz konusu  masalın bir varyantı  için bkz. “Kaytsuk ve Canavarı”, ‘Yeni Kafkas Dergisi’, sayı 31 (55), sayfa 6-7, 1962; benzeri bir derleme  örneği için de bkz. “Tembot Kalesi”, ‘Kafkasya Kültürel Dergi’, sayı 29, sayfa 29- 32, 1971; masalın Adıgecesi için de bkz. “Тембот къалэ”, adigehaber; “Тхыдэжъхэр, Тембот Къалэ”, CC,, internet. –hcy

(2)- bkz. "İsp evleri", internet.

(3)- Bir Adıge/Bjeduğ köyü olan Leninehable Krasnodar Barajı suları altında kalmış, köy halkı, baraj suları altında kalan diğer köyler halkı ile birlikte, kendileri için kurulan  şimdiki Adıgekale (Adıgeysk) kentine nakledilmiştir.- hcy 

(4)- Daha çok bilgi için bkz. "Çerkesya'da Değişik Dinlerle İlişkili Yer Adları", internet.

Not: Tire içindeki eklemeler çevirmene aittir.- hcy


 
  Bugün 8 ziyaretçi (20 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol