adigehaber
  AdıgelerKonusunda Aydınlatıcı Bir Kitap
 

Adıgeler Konusunda Aydınlatıcı Bir Kitap

 12 Aralık 2011

 

 Bu son yıllarda Adıge- Çerkeslerle ilgili,  Rusça, Adıgece ve İngilizce  hayli yazı yazılmış bulunuyor. Bu yazılar, diğer – büyük- uluslar üzerine yazılanlar   kadar çok sayıda değiller; ama Adıgelere ilişkin yayınlar, insanlık, yiğitlik, toplumsal ilişkiler, dünya kültürüne katkı, özgürlük ve bağımsızlık uğruna savaş gibi yönleriyle,  başka uluslarınkinden daha geride kalmış ve daha önemsiz de değiller. Gazetelerde de Adıgelere ilişkin ilginç yazılar yazılıyor, bu yazılarda Adıgelerin başına gelmiş olan yıkım (- soykırım, etnik temizlik ve ülkesinden kovulma olayı-) ilgiyle değerlendiriliyor ve anlatılıyor, ancak yeterli   analiz yapan ve olayların  nasıl bir seyir izlediğini   inceleyen, böyle şeyleri  genişliğince araştıran ve sonuçlarını ortaya koyan  yazılar, maalesef çok az ya da  tek tük. Yayınların çoğu Rusça kaleme alınmış. Bunlar arasında, bu yakınlarda Moskova’da yayınlanmış olan ilginç bir monografi de bulunuyor. Kitap yeni bilimsel veriler ve bilgiler sunuyor, Adıge tarihi üzerine  değişik olguları (olayları ve süreçleri) bilimsel bir görüşle ele alıp inceliyor.
 
Sözünü ettiğim yapıt, Adıge Devlet Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Şevgen Emiliye’nin 2010 yılında yayınladığı “Адыги (черкесы) в пространстве исторической памяти” ( Tarihsel Bellek Alanında Adıgeler [Çerkesler]) adlı kitaptır. Kitap Rusça yazılmış  ve  kolay okunuyor, yeni bilimsel verileri ilginç örneklerle  doğruluyor. Yazar, kitabında  öneli görüşlerini okuyucuya iletmeyi  başarmıştır. Yazarın konulara yaklaşım tarzı ve olayları anlaşılır bir dille   yazmış olması, kitabın beğenilmesini sağlayan  ana etken.
 
Yazarın tarihsel olgulara (olaylara) diğer biliminsanlarından farklı olan bir  yaklaşım biçimi vardır ve  inandırıcı özelliktedir. Bu da kitabın değerini ve inandırıcı yanını artırıyor. Şevgen Emiliye, az  nüfuslu olmalarına karşın, Adıgelerin diğer halklar arasında yitip  gitmemiş olmalarının nedenini, her türlü çaba ve davranışlarında mertçe (centilmence) hareket etmekte olmalarına dayandırıyor, bu görüşünü somut bir biçimde göstermeyi ve kanıtlamayı başarmıştır. Yazar bu görüşünü, Adıgelerin, ne yaparlarsa yapsınlar, nasıl hareket ederlerse etsinler, dikkate almak ve uymak zorunda oldukları  büyük bir kurallar temeli (gelenekleri) vardı. Adıge ulusunun, işte  böylesine kenara atılması olanaksız sağlam bir kökü/ geleneksel bir toplumsal yapısı, temeli vardı; ne denli zor bir duruma düşmüş olsalar bile, on binlerce yıllık bir geçmişten günümüze uzanan ve bu uzun zaman süreci  içinde, Adıgelerin  kendilerinin  oluşturduğu  sağlam bir kökleri, dayanakları (gelenekleri) vardır, bu kök beğenilerek ve büyük bir değer verilerek günümüze değin korunmuş olan Nart destanına ulaşmaktadır. Onların değişik yaşam biçimleri,  ilginç görüntüler yansıtan zengin bir kültürü, erkeğin ve kadının dikkate almak zorunda olduğu davranış kuralları, yaşlının toplum içi konumu, çocukların bilge bir kültüre göre eğitilmekte olmaları, bütün bunları çerçeveleyen, kurallara uymayı zorlayan  belli, kesinleşmiş normları (değerleri) vardı, yazar işte bu değerleri  sunmayı (göstermeyi) başarmıştır. Bunları kitabının “Adıgeler üzerine anıların tarihsel temeli” (Адыгэмэ яхьылIэгъэ шIэжьым тарихъ лъапсэу фэхъугъэр) adlı giriş bölümünde sunuyor. Yazar böylesine bir genelleme (зэфэ­хьы­сыжь) yapmak için, ele aldığı sorunlar üzerinde derinlemesine bir çalışma yürüttü; tarih bilimcileriyle de ilişkiler kurdu. Şevgen Emiliye’nin bu yaklaşım tarzı ikna edici verilere dayanıyor. Adıgelerin, yazı dili olan topluluklardan geri kalmamalarını ve onlarla yarışacak düzeyde olmaları durumunu da, Adıge geleneğinin  (адыгэ хабзэ)  gücüne ve geleneğin belirleyici olmasına bağlıyor. Yazar Adıge geleneğinin büyük, gelişmiş kültürleri bulunan topluluklarla yarışmayı sağlayacak  güçte bir varlık ( bir güç) olduğunu gösteriyor. Çok eskiden, MÖ VIII- VII. yüzyılllardan beri Adıgelerin bir Nart destanlarının bulunduğunu örnek verilerle açıklıyor. Buna koşut olarak, Adıgeliğin (Çerkesliğin) ve Adıge geleneğinin erkeğe ve kadına yüklemiş olduğu görev ve sorumlulukların neler olduğunu  da biliminsanlarına anlattırıyor. Örneğin, J. Longwort   şöyle diyor: “Adıge insanının her yerde diğerlerinden ayırt edilmesini  sağlayan üç temel özelliği bulunur: Cesur olma, yiğitlik; tatlı dil; konukları güler yüzle karşılama, buyurma ve ağırlama”. Yazarın Adıgelere ilişkin olarak aktardığı  örnek özelliklerin sayısı az da değil. Bu örnekler kişiyi sevindiriyor, gurur veriyor, günümüze değin insanı yücelten ve güzelleştiren bu özelliklerin, bizden sonrakilerin eğitilmelerinde  yararlı olacakları  kuşkusuzdur. Bu nedenle gençler bu yapıtı bir başucu kitabı olarak değerlendirmelidirler. Kitabın bir başarısı da, Nart destanının Adıgelerin yaşamındaki olumlu yerini, katkılarını ve eksik kalmış yerlerini göstermiş olmasıdır. Yazar sözlerini inandırıcı kılmak için, çok sayıda örnek sunuyor. Bu da kitabı zenginleştiriyor.
 
  “Antik belge: ilk yazılı kanıt” (Античные свидетельства: первый опыт письменной фиксации) başlıklı ikinci bölümde Grek (Yunan) ve İtalyan (Roma) biliminsanlarının Adıgeler üzerine yazdıklarını ele alıyor, Adıgelerin tarihi ile ilgili gerçekleri ve Nart destanının (destanda anlatılanların) Adıgelerden alınıp başka uluslar arasına nasıl yayılmış olduğunu belgeleriyle ve  somut bir biçimde anlatıyor.
 
Üçüncü bölüm “Zaman ve mekâna göre tarihsel bellek: dışarıdan görünüm” (Расширение пространства и времени исторической памяти: взгляд извне) başlığını taşıyor. Bu bölümde Adıgelerin tarihinin Batılı ülkelerde ve buralarda yaşayan değişik uluslar tarafından bilindiğini anlatıyor. Tarih sevgisi olan kişiler, bu bölümde Adıgelerin tarihine ilişkin çok sayıda yeni materyal, gereç bulabilirler.
 
Batılı ve Doğulu yazarlar Adıgelerin zengin bir manevî zenginliğinin bulunduğunu  yazmaya başlamışlardı, bu da Adıgelere moral veriyordu. Bu olgunun eğitim anlayışımızda özel bir yeri ve önemi vardır, bilimimizi son derece geliştiren ve zenginleştiren bir etkendir bu durum.
 
Uzun bir zamandan beri Adıgelere ilişkin olarak yazı yazan Batılı ve Doğulu  biliminsanlarının yazılarında Adıgelere genişçe yer verilir oldu. Bu tür yazıları okumak isteyen kişiler Adıgeler arasından  çıkmaya başladı. Bu bağlamda Adıgeler arasında, okuma- yazma öğrenmek isteyen tek tük kişiler de belirmeye başladı. Bu da ulusun kültürünün gelişmesi doğrultusunda yeni bir ilk adım olmuştur. XVIII- XIX. yüzyıllarda yaşayan ve okuma yazma öğrenen Adıgeler arasında Han- Gerıy (Хъан-Джэрые), Negume Şore ve  Sihu Seferbıy gibi kişilerin adları sayılabilir. Bu kişiler okuma yazma öğrenmekle yetinmediler, kitaplar da yazdılar, Adıgelerin yaşamına ilişkin araştırma ve inclemelerde de bulundular. Üzücü de olsa, bu gibi kişilerden bazıları çok erken bir yaşta yaşama veda ettiler. Sözgelişi, Han-Gerıy ve Negume Şore öldüklerinde 36 ve 43 yaşında idiler.
 
Sözünü ettiğimiz bu öncü Adıgelere (просветительхэр) ayrılan  dördüncü bölümün başlığı “Kafkas Savaşı: zorlu bellek yolu” (Кавказская война: трудные пути памяти) adını taşıyor. Yazar bu bölümde Rus İmparatorluk yönetiminin Adıgelere karşı yürüttüğü ölçüsüz ve  acımasız savaşın Adıgeler üzerinde yol açtığı yıkımı, felâketi (-soykırım, etnik temizlik ve ülke dışına toplu sürme olayını-), İmparatorluk rejiminin savaş açma  amacının nedenini, gerçekçi ve kesin bir dille kitapta anlatıyor. Adıgelerin çektiği acılar, çok sayıda insanın savaşta yok olduğu, ölüm tırpanından kurtulanların da Karadeniz’de balıklara yem olduğu anlatılıyor.
 
 
“Tarihsel bellekte dönüşüm” (Трансформацияисторическойпамяти) başlıklı beşinci bölümde ise, Türkiye’ye yerleşen Adıgelerin karşılıklaştıkları  zorluklar ve sıkıntılar genişliğince anlatılıyor.
 
Altıncı ve yedinci bölümlerde Sovyet yönetiminin Adıgelere getirdiği yeni yaşam biçiminden söz ediliyor. Bu bölümler de ilgi çekici, ancak bunlar okuyucuya   pek de  yabancı olan şeyler değiller, okuyucunun öğreneceği yeni bilgiler de çok değil. Bu bölümler de ilgiyle okunabiliyor.
 
Kısaca özetlemek gerekirse, kitap sürükleyici bir dille yazılmış, bıktırıcı değil, usanmadan okuyabiliyorsun, yazarın yüklendiği sorumluluğun altından kalkabildiğini de görebiliyorsun. Eğitimde çok yararlı olacak bir kitaptır bu. Kitabı kim okursa, Adıgelerin tarihi konusunda yeni bilimsel bilgiler edinmiş olacak, manevi, moral değerleri de  yükselecektir.
 
Prof. Dr. Bleğoj Zulkarin
 Adıge Devlet Üniversitesi öğretim üyesi.
Adıge maq, 13 Ocak 2011
Çeviri: Hapi Cevdet Yıldız
 
Not: Tire içindeki eklemeler çevirmene aittir. - hcy.
 
  Bugün 16 ziyaretçi (19 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol