adigehaber
  Rusya Federasyonu'nda Etnik Çatışmaların Baş Göstermesi Önlenemez mi?
 

 Rusya Federasyonu’nda Etnik Çatışmaların Baş Göstermesi Önlenemez mi?


18 Aralık 2013

 

Prof . Dr. Şıkultır Batırbıy


Rusya Federasyonu’nda baş gösteren ulusal çatışmaların değişik nedenleri vardırr. Birinci neden, Rusya Federasyonu yörelerininin (federe birimlerin)  sosyal ve ekonomik gelişim eşitsizliği; ikinci neden, uluslara sağlanan devlet örgütlenmelerinin (özerkliğin) yetersiz  olması, tanınmış hakların  eşit düzeyde  olmamaları; üçüncü neden, uluslara yeterli düzeyde kültür ve dil özgürlüğünün tanınmamış olması; dördüncü neden, globalleşmenin/ küreselleşmenin  (dış çevrenin) yol açtığı yıkım/ tahribat sonucu, ulusun kendi kendine bir yok olma süreci içine girmiş olması ve daha başka etkenler sayılabilir.

 

 

Birlik ve beraberliği sarsan görüntüler Rusya Federasyonu’nun değişik yörelerinde  izlenebilir olmuş, uluslar arası ilişkiler  de bu yüzden  sarsıntı geçiriyor, bu nedenle yeni bir düzenleme yapma gereği  doğmuş bulunuyor.

 

 

Bu durumda, karşımızda  şu gibi sorunlar  beliriyor:  Ulusal sorunları yeniden ele alıp çözümlemenin, toplum yaşamında belirmiş olan   etnik çatışmaları sona erdirmenin bir yolu yok mudur? Bu soruları yanıtlarken, “ulusal sorunlar” (ĺepk ofığoxer/лъэпкъ Iофыгъохэр) ve “ulusal çatışmalar” (ĺepk zepevçuıjınığexer/ лъэпкъ зэпэуцужьыныгъэхэр)  kavramlarının farklı şeyler olduğunu bilmemiz  gerekiyor. Ulusal sorunların objektif  özellikleri  var, çünkü ulusların gelişmesinde etken olan şeylerin farklı olmaları ve bunların   çözümlenmelerinde izlenen yöntemlerin farklılığı da önem taşır.Ulusal ilişkileri ulusal sorunların izlemesi bu nedenledir. Sonuç olarak şunları söyleyebiliriz:  Uluslar varolduğu sürece ulusal sorunlar da var olacak ve bu sorunların çözümü için sürekli çalışmak gerekecek.

 

 

Ulusal anlaşmazlıkların ortaya çıkmakta olmasının ana nedeni, Rusya Federasyonu yörelerinin ekonomik ve sosyal gelişim yönünden  farklı ve eşitsiz konumda olmalarıdır. Söz gelişi, Tataristan ve Başkırdistan’da yaşanan ekonomik gelişme, Adıgey, Kabardey-Balkar, Kalmıkya, Karaçay-Çerkes ve Mari cumhuriyetlerinde başarılamadı. İki binli yıllarda kişi başına düşen toprak, iş olanağı, sermaye, değişik tesisler  ve bunların yarattığı gelir (milli gelir)  yörelere göre 8 kat gibi bir farklılık gösteriyor, sınai ve tarımsal üretimi de katarsak farklılık 10 katına çıkıyor. Sosyal yönden de benzeri bir durum söz konusu.

 

 

Bu son yıllarda Rusya Federasyonu’nda bebek doğumu alanında büyük  bir sorun yaşanıyor. Bu son on yılda, 2010 yılında nüfus 1,5 milyon gibi bir azalma gösterdi. 2013 yılının ilk dokuz ayını esas alırsak, ölen sayısı doğan sayısından  453 bin daha fazla. Uluslararası çatışmalar(savaşlar) nedeniyle daha az bebek doğuyor,  alkol   ve uyuşturucu bağımlılığı artıyor, doğanın tahribi/ doğa kirliliği gibi nedenler yüzünden ölümler çoğalıyor, daha başka felâketler yüzünden ölenlerin  sayısı gittikçe artıyor.

 

 

Rusya Federasyonu'ndaki -83 yöre- içinden 50 yörenin  nüfusunda bir düşüş yaşandı. Kuzey Kafkasya cumhuriyetleri, birkaç başka yöre ve Rusya’nın özerk yörelerinde doğum sayısı ölen sayısından fazla. Ülke nüfusunun azalmakta olmasının yansımaları tüm Rusya toplumunu ve tüm Rusya uluslarını etkiliyor, ulusları yeni toplumsal arayışlara yöneltiyor, zorluyor.

 

Rusya istatistik  verilerine göre, 2013 yılında Adıgey’de 450 bin kişi yaşıyor. Adıgeler çoğunlukla 45 Adıge köyünde (къуaджэ), ayrıca kent, Rus köyü (поселк), Kazak köyü(станицa), Rus mezrası (къутыр) ve diğer yerleşim yerlerinde yaşıyorlar.  2010 yılı nüfus sayımına göre Adıge Cumhuriyeti’nde nüfusun yüzde 24,5’i ya da 110 bin üzeri nüfus Adıge kökenli, ayrıca Adıgey’de 6 bin üzeri bir Kabardey nüfus da var. Adıgey’deki Rus sayısı 270 bin, oranı da yüzde 61 üzeri. Ukraynalı,Tatar, Rum, Ermeni, Kürt, Çingene, Azeri, Belorus, Çeçen, Avar, Tabasaran, Lezgi, Moldovalı, Abhaz, Abaza (Abazin), Özbek, Tacik, Türkmen, Kazak, Alman, Mordvin, Çuvaş, Yahudi, Udmurt, Bulgar, Asetin, Koreli, Gürcü ve diğer eski Sovyetler Birliği ülkelerinden gelme insanlar da Adıgey’de yaşıyorlar.

 

Bu son on yılda sosyal yapıda belirmiş olan aksaklıklar da ulusal çatışmaların temel nedenleri arasında bulunuyor. Kuzeyde (- Kutup Sibiryası'nda-) yaşayan az nüfuslu yerli  halkların durumu tam bir felâket.  O yerlerdeki insanların ortalama ömrü 45-55 yıl arasında değişiyor, bebek ölümleri de had safhada.

 

 

Ulusal ilişkiler konusundaki anlaşmazlıklar ya da birbirini anlamama durumları yeterince incelenip çözüm yolları araştırılırsa, bu yolla ulusal anlaşmazlıklara çözüm  bulunabilir. Objektif (- nesnel, adil, tutarlı ve eşitlikçi-) kuralların ihlâl edilmesi bu tür sorunları yaratıyor.  Objektif kurallar  dikkate alınır ve ulusal ilişkiler iyileştirilirse, ulusal çatışma ve anlaşmazlıklar da sorun olmaktan çıkacaktır.

 

 

 

Ulusal ilişkileri uyumlu hale getirmek için ne gibi çözüm yolları/ olanakları vardır? İlk olarak, bizden önce uygulanan uluslar arası ilişkileri, ulusların yaşamları ile gerçek durumları üzerine yapılan değerlendirmeleri (-toplum mühendisliklerini-) terk etmek  gerekir. Stalin, Suslov ve Brejnev’in dogmatik teorilerinden, ulusları hızla birbirine yaklaştırma, kaynaştırma, hepsini buluşturma/ - büyüğün içinde eritme- gibi parti (-komünist parti-) ve devlet politikalarını ya da ulusları zor durumlara düşüren, onları sıkıntıya  sokan -resmi- ulusal politikayı terk etmeliyiz. Rusya Federasyonu uluslarının iradelerinde şu an bile politik talepler bulunuyor, onlar kendi ulusal yaşamlarını kendileri düzenlemek ve tam ya da yeterli bir egemenliğe (суверенитет)kavuşmak istiyorlar. Ancak, uyanmakta olan  ulusal bilincin karşısına “Sovyet enternasyonalizmi”nin yeni bir versiyonu, biçimi niteliğinde   bir politika dayatılmak isteniyor. “Merkezin”  eğilimi ulusal ilişkileri “düzgünleştirmek”, çok sayıda ulusun devleti olan Rusya Federasyonu’nun birliğini ve bütünlüğünü güç ve silâhl kullanarak,  ekonomik cezalandırma yöntemleri/ politikaları uygulayarak bastırmayı çözüm olarak önermek isteyenler  var, bunlar hâlâ güçlüler. Ancak, bütün bunlar krizi daha da derinleştirme, anlaşmazlığı büyütme, objektif eğilimleri ve ulusların gelişim yollarını tıkama dışında bir işe yaramazlar.

 

İkinci olarak, ulusal ilişkiler konusunda demokratik yollar, ulusun kendi değerleri dikkate alınmalı, bunlar dışlanmamalı, bu değerler sözde/ süs olarak kalmamalı. Bu saydıklarımız içinde en başta geleni ve önem taşıyanı egemenliktir, uluslar  kendi geleceklerini  belirleme, içinde yaşadıkları  ülkelerden ayrılma, kendi ayrı   devletlerini kurma hakkına sahip olmalılar; ulusların hak eşitliği sağlanmalı, ulusları aşağılama politikaları terk edilmeli; ulus, ulus- din ayrıcalıklarına son verme ilkeleri benimsenmelidir. Bu gibi temel ilkeler üzerinde ulusların birlikte yaşamaları ve karşılıklı yardımlaşmaları sağlanmalı ve düzenlenmelidir.

 

Üçüncüsüsü, ulusal devlet ile egemen devlet anlayışı  yeniden tesis edilmelidir. Bu da  temel bir hak olarak ulusun egemenliğini içerir. Rusya Federasyonu halklarının ilişkilerinde Rus halkının yeniden gelişmesinin , Rus ulusunun sahip olduğu devlet yapısının geliştirilmesinin  büyük bir anlamı vardır.

 

Dördüncüsü, Rusya’da yaşayan ulusların hepsinin kültürlerinin canlandırılmasında ve geliştirilmesinde karşılaşılan eksikliklerin, güçlüklerin  giderilmeleri gerekir. Çünkü, kültür ulusun birlik ve beraberliğinin koruyucu silâhıdır. Geçmişteki bürokratik devlet (-Sovyetler-), ulusları kendi kültür mirasından ve tarihinden koparmayı amaçlamıştı.

 

 

Bu arada, ulusların kültürlerini zorla standartlaştırma (birbirine benzeştirme) çalışmalarının kültürel gerilemeye yol açtığını ve uygar gelişime büyük bir zarar verdiğini  de belirtmek gerekir. Rusya Federasyonu’nda yaşayan halkların farklı kültürlerinin uygarlık anlamında bir katkı ve zenginlik kaynağı olduğu bilinmelidir. Bu büyük zenginliği koruma  görevi, sadece Rusya’da yaşayan  halklara değil, tüm insanlara/ insanlığa düşen bir  ödev ve sorumluluktur. Yaşamın gösterdiğine göre, ulusların birbirlerini anlamamaları, birbirlerinden uzak durmaları sorununun  ana nedeni, o uluslara ait kültürlerin yaygınlaşmamış ve  uzaklara taşınamamış olmasıdır.

 

Yine bir sorun var. Her halkın kendi anadili ile ilgili sorumlulukları var, bunlar da bir temele oturtulmalıdır.  Dil, ulusu tanıtan ana özelliktir, dil, o ulusun kültürünün ve sosyal yaşamının temelidir.  Dilini yitiren uluslar  tarih sahnesinden siliniyor ve başka ulusların içinde, diğerlerinin yararına  eriyip yok oluyorlar.  Bu gerçeği, ülkemizde (-Rusya’da-) yaşayan birçok ulusun dillerinin halihazır durumundan  çok iyi anlıyoruz.  Dile değer verilmemesi, önemsenmemesi ya da dilin kullanılmasına engeller çıkarılması gibi durumlar ulusal ilişkileri zedeliyor, dahası çatışmaların ana kaynağı oluyor.

 

Başka bir ana sorun da, tüm ulusların ekonomik yaşamını demokratikleştirme, her bir ulusun iradesi gözetilerek, ekonomik sorunların çözümünde büyük bir özgürlük ve tam bir egemenlik tanınması sorunudur. Ulusun iradesi dikkate alınmalı derken söylemek istediğimiz şey başka ulusların çıkarlarını zarara uğratmadan, ulusun  kendi çıkarlarını korumasıdır.  Ulusal ilişkileri rayına oturtmak, birbirini anlamamayı gidermek  için, doğru bir ekonomik politika yanında, başka ulusların, en başta da cumhuriyetlerin eşit hak ve özgürlüklere kavuşmaları, o temelde dayanışmaları, tüm halkların ortak yararı olacak bir çalışma anlayışının benimsenmesi gerekiyor. Ekonomi alanındaki işbirliği açısında Rusya piyasası/ pazarı (бэдзэр) tüm halklara yeni fırsatlar sunacaktır.

 

 

Değişik ulusların varlıkları ile Rusya’nın bağımsız pazarı ülkemiz uluslarının ekonomik ilişkilerinin demokratikleştirilmesinde belirleyici ana etken özelliğindedir. Rusya pazarı cumhuriyetlerin ekonomisine ve politik egemenliğine aykırı düşmez. Politik sorunların çözümünde ekonomik cezalandırma yöntemlerini de terk etmek gerekiyor. Merkezi devlet yetkililerinin cumhuriyetlere yöneltilmiş bu tür ekonomik cezalandırma  uygulamaları, özgürlük ve egemenlik isteklerini kamçılıyor, ulusal ilişkileri zehirliyor, ulusal çatışmalara yol açıyor, ülke uluslarının gelişimine büyük zararlar veriyor. Şu an, Rusya Federasyonu’nun ekonomik, sosyal ve politik sorunlarının iyice ağırlaşmış olduğu bir dönemde, her alanda, özellikle ekonomide emperyal anlayışların (имперскэ психологиер) terk edilmesi  büyük bir önem taşır.

 

 

Ekonomik, politik ve sosyal alanda ulusal ilişkilerin doğru düzenlenmesinde izlenecek yol ulusal anlaşmazlıkları azaltmanın, birbirini anlamamayı gidermenin yolu olmalı. Şimdi, toplumun eriştiği  düzey dikkate alınarak, kişilere mensup oldukları uluslara göre bazı şeyler/ haklar vermek, insan haklarında  iyileştirmeler yapmak gerekiyor. Bu gereğin  kavranması durumunda, ulusal anlaşmazlık ve çatışmaların birçoğu sonlandırılabilir ya da ilişkiler daha iyiye doğru geliştirilebilir.

 

Son söz olarak, ortak ülkemiz Büyük Rusya’da yaşayan tüm ulusların gelecekte de gelişmeleri için, totaliter üniter devlet rejimi anlayışını terk etmek, ulusal ilişkileri hümanist/ insancıl ve  demokratik ilkelere göre yeniden yapılandırmak gerekiyor. Yarınlar için doğru olan yol, Rusya Federasyonu içinde yaşayan tüm uluslara tam/ yeterli bir egemenlik, özgürlük ve bağımsızlık tanınmasından geçer.

 

 

 Şıkultır Batırbıy

 

 Adıge Devlet Üniversitesi devlet, hukuk teorisi ve tarih kürsüsünde profesör, tarih bilimleri uzmanı, Adıge Cumhuriyeti kıdemli bilim çalışanı, Rusya Federasyonu Sosyal Bilimler Akademisi akademisyeni ve Dünya Adıge Bilimler Akademisi akademisyeni.

 

 

Adıge mak, 18 Aralık 2013

 

Not: Prof. Dr.Şıkultır Batırbıy’ın başka bir bilimsel yazısı için bkz. “Rusya Federasyonu Anayasası Bizi Koruyor”, Cherkessia.net, Politika; tire içindeki açıklayıcı eklemeler bize aittir. - hcy


Makale Adigehaber ve Cherkessia.net sitelerinde de yayındadır.

 
  Bugün 37 ziyaretçi (49 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol